Sinerji Hareketi Derneği'nde Türkçe'nin önemi vurgulandı

Edebiyatçı Yazar Alper Aksoy, Sinerji Hareketi Derneği'nin konferansında Türkçe'nin önemi hakkında konuşma yaptı.

ESKİŞEHİR 23.01.2023, 13:23 23.01.2023, 13:40
Sinerji Hareketi Derneği'nde Türkçe'nin önemi vurgulandı

Sinerji Hareketi Derneği Başkanı Soner Çam insanlarla iletişim kurarken, Türkçe kullanmanın önemini vurgulayarak; kürsüye Edebiyatçı Yazar (Boraltan Köprüsü Faciası) kitabını yazan Alper Aksoy’u Arap Emperyalizmin Türkçeye Etkisi konulu konferansı vermek üzere kürsüye davet etti. 

Yazar Aksoy, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 

"Dil, düşünmenin aracıdır. Düşünemeyen insanların fikir üretme gibi bir şansları yoktur. Dil ile düşünme arasındaki bu sıkı bağ, milli hissin oluşmasında da etkilidir. Milli bir his, ancak, o milletin dili ile oluşturulabilir. Şöyle diyelim, İngilizce konuşup, fikirler ortaya koyarak bir Fransız milliyetçiliğinden söz edebilir misiniz? Tabi ki, bu gülünç bir durum olur. Demek ki, dil, bir milletin milli duygularının oluşmasında, bu duyguların geniş kitlelere yayılmasında birinci derecede önemlidir. Her millet, ancak, kendine özgü bir dil ile milli hislerini kuvvetlendirip yayabilir. Bu gerçeği gören büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk Dili'ne son derece önem vermiş, birçok yabancı kelimenin Türkçe karşılığını aramış, Türkçe'ye hak ettiği değeri göstermiştir. Bugün, matematikte kullandığımız birçok terim ATATÜRK'ün bizzat kendisinin ortaya koyduğu Türkçe kelimelerdir (örneğin; artı, açı, üçgen). Bu konuda ATATÜRK ve ona destek verenlerin yaptıkları tüm çalışmalar, hep bir düşüncenin ürünüdür: Milli bilinci canlandırmak. Milli bilinç, her şeyden önce, dilin ayakta durması, gelişmesi, yabancı kelimelerden arındırılması ile mümkün olabilir. 

Böyle bir milli bilinç sahibi olunabilmesi için de, ortada, bir milletin bulunması gerekir. Atatürkçülükte, milletin tanımında dahi "dil birliği" esastır. Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve toplumsal bir heyettir. Bu sebeple, tüm Atatürkçülerin Türkçe'ye önem vermeleri, bu konuya duyarlı olmaları gerekmektedir. Tarih bize göstermiştir ki, milli kültürünü kaybeden milletler, daima "güçlü milli duygu"lara sahip olan milletlerin egemenliğine girmişlerdir. Başlangıçta da belirttiğimiz gibi, madem ki dil, milli kültürün ve milli kültür de bağımsızlığın temeli, öyleyse, bize düşen görev, Türkçe'ye gereken önemi vermek; Türkçe konuşmaktan, Türkçe yazmaktan gurur duymaktır. Atatürk dili, milli kurumların en başta geleni sayıyor, milli duygu, düşünce ve yönelişin, milli benlik ve şuurun milli dile bağlı olduğu üzerinde önemle duruyor, uzun vadeli düşünülürse, milli bağımsızlığın, ancak, Türk dili varoldukça, dil bağımsız oldukça mümkün olacağı temelinden yürüyordu. Nasıl olabilir de, Batılılaşmak uğruna güzel Türkçe'den vazgeçilebilir. Böyle bir Batılılaşmayı ne Mustafa Kemal ATATÜRK kabul ederdi, ne de günümüzde herhangi bir Türk yurtseveri  kabul edebilir. Türkiye, eğer ki, AB ya da benzeri birtakım örgütlerin içerisinde yer alacaksa, böyle bir durum ancak, Türk Milli Kültürü 'nün tam anlamıyla korunacağı bir ortamda gerçekleşmelidir 

Türkçü düşünür Ziya Gökalp diyor ki; Arapça ve Farscadan Türkçeye geçen sözcüklerin çoğunluğu Türkçe karşılığı olmadığından değil ediplerin ve bilim insanlarının Arapça ve Farsçanın Türkçeden daha güzel olduğuna inandıkları için almışlardır. 

Osmanlı Sarayı ve çevresinde Türkçe "Yoksul köylü dili" olarak görülüyordu. Selçuklu Sarayı da öyleydi. Anadolu'nun ekmeğini yiyip suyunu içen Mevlana bu yüzden Mesnevi'sini Farsça yazıyordu. Atatürk olmasa idi Anadolu'da Türklük ve Türkçe "Kubbede kalan hoş seda" durumuna düşecekti. Cumhuriyet Dönemi Türkçüleri Selçuklu ve Osmanlı'nın kültürel aşağılık duygusunu biraz törpüleyip devam ettirdiler. Türkçü söylem ve yazılarında Arapça ve Farsça'nın baskın dil olarak öne çıkması bu aşağılık duygusunun göstergesidir. 

Yakın çevrenizde her kim olursa olsun Arapça ve Farsça ile "Alim zat" gösterisine soyunuyorsa hiç çekinmeden "Kültürel aşağılık duygusu" içinde olduğunu yüzüne söyleyin. Türklük Türkçe ile güzeldir." 

Aksoy Osmanlıca ve Türkçe kelimelere şöyle örnek verdi; "“Şart” “koşul” ,“Sebep”, “neden”,, “Mesele” “sorun”, “Netice” “sonuç” “Araçsallaştırmak, bağlam, güncelleme, kurumsal, içselleştirmek, odak, eksen, yadsımak, özgün, emel, sığınmacı, evrensel, seçenek” “Koordinasyon” “eşgüdüm”, “Suni” “yapay, “Menfaat” “çıkar”, “İhtişam” “görkem”, “Tahribat” “yıkma, bozma” “Tesis etmek” “oluşturmak, kurmak”  “hasılı kelam”ı “Ezcümle”, özetle”, bilhassa : özellikle, sergüzeşt : macera, tekerrür : tekrarlanma, inkişaf : gelişme , gelişim, serzeniş : yakınma, içtima : toplantı, intibak : uyum, veçhe : yön,mihnet : sıkıntı, vakar : ağırbaşlılık metanet : dayanıklılık, müsamaha : hoşgörü, tefsir : yorumlama, mütefekkir : düşünürtaassup : bağnazlık, mukavemet : dayanma, karşı koyma, vecize : özdeyiş, ihsan : iyilik etme icabet : bir çağrıya gitme, istitrat : sırası gelmişken söylenen söz, mülaki : kavuşan, müşfik : sevecen teferruat : ayrıntı, efkar : düşünce, fikir, mamafih : bununla birlikte, teşci etmek : cesaretlendirmek , yüreklendirmek, vasıl olmak : ulaşmak, varmak, salahiyet : yetki, mugayir : aykırı tumturaklı : Anlama bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen ancak kulağa hoş gelen, vuzuh : açıklık, aydınlık, inkisârı hayâl : hayal kırıklığı, riyaziye : matematik, zümre : topluluk, taltif : ödüllendirme, güzide : seçkin, hilkat : yaradılış, fıtrat, mahir : becerikli, yetenekli, feragat : hakkından kendi isteğiyle vazgeçme, tetkik : inceleme, araştırma" 

Alper Aksoy, Osmanlıca, Farsça ve Arapça kelimeler yerine Türkçe kelimelerle konuşulması gerektiğini sözlerine ekledi. 

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@