banner194

09.08.2022, 16:35

Düden/Beyyayla

Beyyayla oldukça eski bir yerleşim yeri, 300 yıllarında, yani PAGAN ROMA döneminde ki Romalılar henüz Hristiyan olmamışlardı, SAMOS isminde bir konsil Beyyayla’da kendi at çiftliğini kurmuş.

Uçsuz bucaksız meşe ve çam ormanı içinde binlerce at özgürce doğup, büyüyüp, çoğalabiliyorlarmış.

320 yılında Romalılar Hristiyanlığı kabul etmelerinden sonra da Beyyayla her zaman atlar için kullanılmış.

Roma yıkılıp, buralardan çekilince, Sarıcakaya Beyyayla bölgesine göçmen olarak Ermeniler gelmiş. Ermeniler gerçekten sanat ve sanatçılığı bu bölgeye yerleştirmiş.

İpek böcekçiliği o dönemde başlamış.

İpek üretimi, dokuma cazibe merkezi haline gelmiş ve Sakarya havzası dut ağacı dikilerek daha çok ipek böceği yetiştirmeye vesile olmuş.

Diğer taraftan bağ ve üzüm yetiştiriciliğini ve Şarap üretimini yine Ermeniler buralara öğretmiş.

Dağ taş işlenmiş, dere kenarları, Sakarya kenarları, dut ağacı kıraç yerler bağ ile donatılmış.

Adeta her yer dantel gibi işlenmiş.

Su kanalları hala bazı yerlerde duruyor.

Tarlaların içinden çok mezar çıkıyor.

Taşlar, su veya şarap küpleri vs mezara konmuş.

Özellikle PAGAN ROMA döneminde ve sonraki dönemde taşlara hikayeler, tarihi hadisler ve olaylar kazınarak işlenmiş.

Köyün içinde bu anıt taşlardan 4-5 adet mevcut.

Bütün bu yazdıklarımı bu yazıtlardan öğreniyoruz.

Gelelim Düden’e;

Düden, bugüne kadar keşfedilmemiş bir doğa harikası.

Beyyayla'ya 4 km. mesafede.

Eskişehir Bölgesinden mağaraya giriliyor ve Bolu’dan çıkılıyor.

Yaklaşık 600 metre ile hemen hemen Türkiye’nin en uzun mağaralarından biri.

İçinde şarıl şarıl su akıyor ve Bolu çıkışında harika bir kanyon mevcut.

Mağaranın içinde akan dere benim çocukluğumda çok sulu idi, şimdilerde biraz azalmış ama hala su var.

Mağara içinde ulaşılması zor bölgelerde oyuklar var.

Zaman zaman kanundan, devletten kaçan eşkıyalar buralara saklanmış.

Bulmak neredeyse imkansız.

Benim dedem Mustafa Çavuş 12 yıl askerlik yapmış.

Döndükten sonrada zaten çok yaşamamış vefat etmiş.

Rahmetli ebem anlatırdı; Asker dönüşü çocuklarını, eşini tanıyamamış.

İşte bizimkiler Vatan savunmasında iken bazı asker kaçakları da eşkıyalık yapıp, onun bunun malına ve ırzına musallat olurlarmış.

Sonra da bu mağaraya sığınırlarmış.

Ermeniler buralardan göçünce 1900'lü yılların başlarında, bizim yörükler buralara göçmüşler.

Önce yazları yayla olarak, sonraları da yaz-kış çadırlarını kurmuşlar.

1923 yılında Cumhuriyet kurulunca, Devlet bir mühür kazıyıp alın bunu kendi muhtarlarınızı belirleyin ve yerleşin demiş.

Bunu duyan bizim yörükler korkmuşlar, Devletten korkmuşlar ve Beyyayla'dan Mihalgazi tarafına geçmişler.

1926'da tekrar Beyyayla ya gelip yerleşmişler.

Rahmetli Ebem 1900'lü yılların başında Ermenilerle komşuluk yaptıklarını ve çok yakın olduklarını anlatırdı.

Hatta kıtlık döneminde 9-10 çocuk ile yalnız başına kalınca açlık yaşıyorlarmış.

Komşuları çocuklar aç diye buğday ve un vermiş.

Düden'i Ülkemize ve Dünya’ya tanıtmak gerekiyor.

Öncelikle 4 km.'lik yol yapılmalı.

Çok güzel bir mağara, içi ışıklandırılmalı.

Giriş ve çıkış çevre düzenlemesi yapılmalı.

İnsanların ihtiyaçlarını giderecek yerler yapılmalı.

Mümkün mertebe gelen turların konaklayabilecekleri çevreye uygun yerler yapılmalı.

Kısacası Ülke Turizmine kazandırılmalıdır.

Bu yazımın asıl amacı zaten budur.

Köy halkı kendi ürettiği, ürünlerden getirip Turistlere satabilmelidir.

Bir başka yazımda İnşAllah Ebemin anlattıklarını buradan yazma fırsatım olur.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@