CHP'de kan davası! Kazım Kurt'tan flaş açıklamalar...

Sağlı Sollu Haber Genel Yayın Yönetmeni Arif Anbar’ın, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’la yaptığı röportaj serisi devam ediyor…

ESKİŞEHİR 14.07.2021, 12:15 15.07.2021, 09:37
CHP'de kan davası! Kazım Kurt'tan flaş açıklamalar...

RÖPORTAJ - 2. BÖLÜM

Gazeteci Arif Anbar’ın sorularını yanıtlayan Başkan Kurt, röportajın ikinci bölümünde merkezdeki üç belediye başkanının aralarında sorun yaşadığına ilişkin tartışmalardan CHP il kongresine, CHP’li milletvekillerinden Yılmaz Büyükerşen’e, önümüzdeki genel seçimlerden İYİ Partili isimlere kadar pek çok konuya ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İşte, o röportaj…

A. ANBAR: Şimdiden önümüzdeki belediye seçimleri için hesap yapıldığı konuşuluyor. Özellikle merkezdeki üç büyük belediye için çeşitli aday isimleri fısıltı yöntemiyle öne sürülüyor. Bu konuşulanlar doğru mu?

‘KİŞİLERLE UĞRAŞACAK HALİM YOK’

K. KURT: Bu konuşulanların çoğu doğru, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ama benim siyasete bakış açım bu doğrultuda değil. Hem yanlış bulurum hem bu işlere girmem. Öncelikle tüm Eskişehirlilerin hatta tüm Türkiye’nin şunu iyi bilmesi lazım. İlk yapılacak seçim Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimi. Bu nedenle hedef Millet ittifakının adayının cumhurbaşkanı seçilmesidir, milletvekili sayısının da çoğalmasıdır. Kazım Kurt bütün varlığını, bütün siyasi mücadelesini bu çerçevede verecektir. 2023 sonrasını şu anda düşünmüyorum. Kim belediye başkanı olacak, kim belediye meclis üyesi olacak, kim büyükşehir, kim küçük şehir olacak, bunlar benim ilgi alanımda değil. Ben 2024’te görev süresini dolduracak bir belediye başkanı olarak birincil siyasi hedefimin 2023 ya da öncesinde yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin Millet ittifakı tarafından kazanılmasıdır. Yaptığım tüm çalışmalar bu doğrultudadır. Bunun dışında hiçbir tartışmaya girmem. Hiçbir kişinin ya da kurumun hedefi beni ilgilendirmez. Kim ne yapıyorsa yapsın, yanlış yapar. Çünkü 2023’te yeniden Recep Tayyip Erdoğan kazanacak olursa, artık Türkiye’de tek adam rejimi geri dönülmez biçimde yerleşmiş olur. Zaten o da bu hedef doğrultusunda her türlü manevrayı yapmak suretiyle kazanmaya çalışıyor. Biz de Millet ittifakının adayının kazanması doğrultusunda mücadele içerisindeyiz. O nedenle ben ne parti içindeki eleştirilerle meşgul olurum, ne ittifak partileriyle ilgili ağzımdan olumsuz bir söz çıkar. Ne de kişilerle uğraşacak halim yoktur. Sistem, rejim, anayasa söz konusudur. Bu nedenle ben kapı kapı geziyor ve çalışıyorum. Asla ve asla CHP rozetimi çıkarmam, asla ve asla CHP’nin organizasyonunun merkezinde olduğu bir ittifak çalışmasını zarara uğratacak işlem içerisinde olmam.

A. ANBAR: Peki, her ne olursa olsun her politikacının aklının ucunda bir amaç vardır. Sizin önümüzdeki seçimlerde büyükşehir belediye başkan adaylığı ya da milletvekilliği adaylığı gibi bir düşünceniz var mı?

‘2023’Ü KAYBEDERSEK 2024’Ü HERKES UNUTSUN’

K. KURT: Şimdi bakın… Cumhurbaşkanlığını kaybedersek, bu anayasa daha kötü hale gelirse, kararnamelerle tek adamın yönettiği bir ülkede değil belediye başkanı olmak, vatandaş olarak kalmak bile pek çok gencin kabul etmediği bir şey. Yani Türkiye’nin bundan sonrası çok karanlık ve tehlikelidir. Mesela bize şöyle bir yazı geldi: Kaymakamlık, bize, bundan sonra yapılacak resmi yazıları kendilerinin üzerinden yapılmasını istedi. Yani bizi bazı şeylere alıştırmaya çalışıyorlar. Yarın bunu zorunlu kılarlarsa? Yani ben 2023’ü kaybedersek, 2024’ü herkes unutsun derim.

A. ANBAR: Yanıtladığınız son iki sorudan hareketle şunu sormak isterim. Önümüzdeki belediye başkanlığı seçimi nedeniyle merkezdeki ve kırsaldaki belediye başkanları arasında sorun yaşandığı ifade ediliyor. Dahası, gruplaşmalar yaşandığı ve rakiplere karşı hamleler geliştirildiği söyleniyor. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?

‘ARKADAN DOLANMAKLA BU İŞLER OLMAZ’

K. KURT: Belediye başkanlarının kişisel olarak yaşadığı problemler görevlerini ya da siyasi hedeflerini zarara uğratmayacak bir noktadaysa beni ilgilendirmez. Yani beni kimse sevmek zorunda değil. Ben de hiç kimseyi sevmek zorunda değilim. Ortak hedef doğrultusunda hiç tanımadığım biriyle çalışabiliyorsam, diğer belediye başkanıyla da çalışabilirim. Benim için sıkıntı yok. Herkesin yetki ve görev alanı bellidir, bu doğrultuda yürürüz. Geri kalan tarafı dedikodudur. O dedikodu kısmında ben yokum. Ben gerçekçi siyasetçiyim. Siyasi tavır siyaset içinde olur. Dedikoduyla arkadan dolanmakla bu işler olmaz. Biz Eskişehir’de DSP’yi de sayarsak 7 belediye başkanıyız. Kurallar ve demokratik gelenekler çerçevesinde ilişkilerimizi sürdürürüz. Belediye başkanları arasındaki ilişki resmi kurallar içerisinde olur. Fazla bu işin duygusal tarafı yoktur. Ben bu tartışmalar içinde yokum, olmam da. Dedikodu yapanlar var, dedikodusu ayyuka çıkmış olanlar var ama bunların doğru olmadığını düşünüyorum.

A. ANBAR: Söz konusu sorunun CHP il kongresinden sonra iyice belirginleştiği düşünülüyor?

‘KONGREYİ KAN DAVASINA DÖNÜŞTÜRDÜLER’

K. KURT: Yani, Eskişehir’de il kongresinden dolayı bir cepheleşme var. Şimdi bunun doğru bir şey olmadığını ben biliyorum. Ben 40 yıldır politikayla uğraşıyorum. Eğer kongre sonucuna göre kendimizi dizayn edecek olsaydık şu anda bizim Eskişehir’in yarısıyla küs olmamız gerekirdi. Böyle bir şey olmaz. Kongre Pazar günü olur Pazartesi sorunlar biter. Parti içinde Ali seçilmiş Veli seçilmiş bunun hayat memat meselesi olduğunu düşünmüyorum. İl başkanı kim olursa olsun benim arkadaşımdır, il başkanımdır. İlçe başkanı da öyledir. Ben herkesle çalışırım. Bu yarışın sonuçları bellidir. Girdiğiniz zaman iki sonuç vardır. Ya kazanırsınız ya kaybedersiniz. Kaybetmeyi göze alamazsanız, kazanamazsınız. Kaybettiğiniz zaman da dünyanın sonu gelmez. Hayat devam eder. Ama bu kongreyi ne yazık ki Eskişehir’deki bazı arkadaşlarımız maalesef kan davasına dönüştürdü. Sanki herkesin bir yere seçilmesi zorunluymuş gibi. Öyle bir şey yok. Türkiye’de CHP’li 250 belediye başkanı var. Bu 250 belediye başkanının 200’ü kurultay delegesi değil. Yani dünyanın sonu değil. O nedenle bunu üstüne basa basa sürdürmenin particilik olduğunu düşünmüyorum.

A. ANBAR: Peki, ya siz delege seçilemeseydiniz, kızar mıydınız?

‘UFAK İŞLERLE UĞRAŞACAK ADAM DEĞİLİM’

K. KURT: Benim bu partide çektiğim sıkıntıları demek ki arkadaşlar görse, demek ki Eskişehir’i memleketi terk edecekler. Böyle bir şey olmaz. Üç kere disipline verildim. İki kere atıldım. Bunlar dünyanın sonu değil. En güçlü olduğunuzu hissettiğiniz anda sıfıra inebilirsiniz. Nitekim öyle oldu. Biz tek adaylı il kongresi yapacaktık, yapmadılar kongreyi, ben il başkanı olacağımı zannederken partiden atıldım. Onun için bunlar ufak iş. Ben de ufak işlerle uğraşacak adam değilim. Ben büyük işlerle uğraşırım. Tartışma zeminine kim ne yaparsa yapsın girmem. Değil parti içindeki tartışma, ittifak içinde bile tartışmaya girmem. Yoksa Kazım Kurt çok şey söyler ama lüzum yok, sırası değil. Sırası gelirse de hiç kimseden korkmam. Yani içimde bir ukde kalmaz. Düşündüğümü adamın yüzüne karşı söylerim, hiç sorun olmaz.

A. ANBAR: Ya Milletvekilleri? Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer’le aranız nasıl? Her şey yolunda mı?

‘HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI’

K. KURT: Şimdi Milletvekillerimiz, iki tane biliyorsunuz. İki milletvekilimiz de kendilerine göre bir sistem geliştirmişler ve çalışıyorlar. Benim şu anda dört dörtlük bir süper ilişki içerisinde olduğum söylenemez. Çünkü ben siyasete farklı bakıyorum. Onlar da kendilerine göre farklı bakıyorlar. Baktıkları yere göre konuşuyorlar. Ben ortak siyasi kültür içerisinde milletvekilinin yapması gerekeni, belediye başkanının yapması gerekeni, il ilçe başkanının yapması gerekeni biliyorum. Herkes üzerine düşeni yapmalı. Bunun yolu nedir? CHP tüzüğüdür, programıdır. Tüzükte ne yazıyorsa ben ona göre hareket ederim.

A. ANBAR: Peki, milletvekilleri tüzüğü uyguluyorlar mı?

K. KURT: Tüzük uygulanmalıdır. Uygulanmıyorsa vekil düşünmelidir, ben değil. Ben şimdi doğrudan ‘filan vekilimiz şunu yapmıyor’ demem. Ama herkes şapkasını önüne koyacak ve düşünecek. Tüzük ne diyor? Program ne diyor? Ben ne yapıyorum? Herkes buna göre hareket ederse hiç sıkıntı kalmaz.

A. ANBAR: Bu noktada önem verdiğim bir soru var. CHP, yerel seçimlerde üç merkez belediyeyi banko alıyor. Fakat genel seçimlerde AK Parti’ye sürekli kaybediyor. Buna hangi sebepler etken oluyor?

YILMAZ BÜYÜKERŞEN FAKTÖRÜ

K. KURT: Yerel seçimde Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen faktörünü hiç kimse inkar edemez. Dolayısıyla artı 5-10 puanla başlayan bir pozisyonda oluyoruz. Ve zaten yerel seçimle genel seçim arasında o kadar fark oluyor. Dolayısıyla Hoca’nın Eskişehir halkı tarafından benimsenmesi, sevilmesi CHP’ye ya da Hoca’nın aday olduğu partiye artı getiriyor. Şimdi genel seçim hem liderin duruşuna, hem adaylara, hem parti politikalarına bağlı. Yerel seçimde mevcut belediye başkanlarının bir avantajı var. Hoca’nın avantajı var. İki avantajla başlıyorsunuz. Genel seçimde tersine; Erdoğan var, iktidar olmasının avantajı var, iki sıfır yenik başlıyorsunuz. Bu nedenle Eskişehir’de farklı bir sonuç çıkıyor. Belediye başkanları parti politikalarını öne çıkaracak savunmalar içerisinde olmalıdır. Biz yerelden geneli kazanacaksak yerelde yaptığımız işlerin CHP’li olduğumuz için yapıldığını anlatabilmeliyiz. Yani kişi kendi adına değil parti adına çalışmalı. Şimdi ben yaptığım işlerin tümünde parti programına bakarak hareket ediyorum.

A. ANBAR: Konuyla bağlantılı olarak şu soruyu yönlendirmek isterim: Eskişehir’de CHP doğru milletvekili adayı seçimi yapabiliyor mu?

‘UTKU ÇAKIRÖZER’DEN ŞİKAYET OLMUYOR’

K. KURT: Eskişehir’de adaylar konusunda şimdiye kadar hep mutlaka bir kontenjan kullanıldı. Bu da sıkıntı yarattı. Parti örgütleri ister istemez kendilerine haksızlık yapıldığını düşündü. Şimdi siz çalışıyorsunuz, koşturuyorsunuz, emek veriyorsunuz, Eskişehirli ama Eskişehir’de hiç yaşamamış Sayın Cevdet Selvi geliyor oturuyor insanların morali bozuluyor. Yine Tayfun içli geliyor. Yine başka bir seçimde dolanıyor Süheyl Batum geliyor. Utku Çakırözer Eskişehirli ama Eskişehir’de yaşamamış o geliyor; neyse şimdi artık benimsendiği için Utku Bey’den bir şikayet olmuyor. Dolayısıyla bu kontenjanlar Eskişehir’i örgüt olarak sıkıntıya sokuyor. Sadece Eskişehir’de değil birçok yerde bu olabiliyor. O nedenle aday tespiti çok önemli. Örgütü bir şekilde memnun etmek gerekir ki örgüt çalışsın.

A. ANBAR: Siyasetten devam edelim. Hatta az önce cevapladığınız son il kongresi sorusunu anımsayalım. Söz konusu kongrede Gaye Usluer’le hareket etmiştiniz. Fakat Usluer, kongrenin üzerinden çok geçmeden CHP’den istifa edip Muharrem İnce’nin liderliğini yaptığı Memleket Partisi’ne katıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

'ZAYIF DURUMA DÜŞMEM SÖZ KONUSU DEĞİL'

K. KURT: Gaye Hoca bizim birlikte politika yaptığımız, kongrelerde birlikte hareket ettiğimiz bir arkadaşımızdı. Ama benim bilgim dışında, tartışmadan, bana da bir açıklama yapmadan istifa etmiş. İstifa ettikten sonra aradı ve haber verdi. Allah yolunu açık etsin. Çünkü onun üzerinden bizi parti içerisinde eleştirmeye, yıpratmaya çalışanlar oldu. Bu da çok sığ bir politika idi. Benim Gaye Hanım’ın partiden ayrılmasıyla bir zayıf duruma düşmem ya da kişiliğimden taviz vermem söz konusu değildir. Bu partide çok adam geldi gitti. O gidenlerle bizim iyi niyetle kurduğumuz ilişkilerin bir olumsuzlanması mümkün değildir. Gaye Hanım’la biz uyumlu bir çalışma yapabilirdik. Gitmeseydi iyiydi, ama gitti. Küslük olmaz ama… Ben siyasetçiyim, dolayısıyla hareketlerimin birçoğu siyasi pozisyona göre olur. Dolayısıyla çok artık eskisi gibi olmaz Gaye Hanım’la.

A. ANBAR: Peki, Memleket Partisi’ni ziyaret edecek misiniz? Kurucu İl Başkanı Ahmet Çetin’le görüşecek misiniz? Ya da görüştünüz mü? Sizi hiç aradı mı?

MEMLEKET PARTİSİ’NE KAPISINI KAPATTI

K. KURT: Yok aramadı. Ben Ahmet Çetin’i tanımıyorum. Herhangi bir ilişkimiz olmadı şimdiye kadar. Ama Memleket Partisi’nin kuruluş biçimi ve politika yapış anlayışıyla CHP’ye zarar verdiğini düşünüyorum. O nedenle ziyaret etmeyi düşünmüyorum partiyi. CHP kendini koruyacak mekanizmaları geliştirir. Şimdiye kadar çok parti ayrıldı. Ana gövdeyi olumsuzlayarak yapılacak bir siyasetin başarı getireceğini düşünmüyorum. Dolayısıyla CHP’lilerle Memleket Partililerin can ciğer kuzu sarması olması pek beklenemez. Şimdi Memleket Partisi Millet ittifakından yana olduğunu söylüyor. Millet ittifakının organizatörü Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu. E, sen, Kemal Kılıçdaroğlu’na her gün söversen nasıl orada olacaksın? Ben bunu anlamakta zorlanıyorum.

A. ANBAR: Memleket Partisi’ni değerlendirmişken bir de İYİ Parti’yi ele alalım. Bildiğiniz üzere İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Mehmet Ektaş görevinden istifa etti. Söz konusu istifanın zararı olur mu?

K. KURT: Umarım bizim ittifakımıza zarar vermez. Ben partinin içişleriyle ilgili bir değerlendirme yapmam. Tabii partide bir huzursuzluk olması doğru değil. Ben en kısa zamanda İYİ Parti’nin kurumsal yapı içerisinde sorunu çözeceğini düşünüyorum. Ben herkesi seviyorum.

A. ANBAR: Mehmet Ektaş’la iyi geçinir miydiniz?

K. KURT: Geçindim tabii. Biliyorsunuz Odunpazarı’nda bir seçim ittifakı olmadı. Ama ona rağmen ben İYİ Parti yöneticilerine ittifak sorumluluğuyla yaklaşmaya çalıştım. O nedenle Sayın Ektaş’la zaman zaman diyaloglarımız oldu. Ben bütün raporlarımı kendisine verdim. Mecliste tartışılmadan önce bütçeyi ve programı CHP il başkanına sunduğum gibi İYİ Parti il başkanına da sundum. O da bana eleştirileri varsa sanki aynı partideymiş gibi eleştirilerini yüzüme karşı söyleyebildi. İyi bir diyaloğumuz vardı. Ama ben iç işleyişe karışmam.

A. ANBAR: Ektaş’ın gitmesine üzüldünüz mü?

K. KURT: Yani sonuçta zarar görebiliriz diye düşündüğüm için üzüldüm. Kendisini de aradım ve konuştum ancak tabii etkileme şansımız olmaz.

A. ANBAR: Peki, İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’yla aranız nasıl?

K. KURT: Ben olaya kurumsal olarak bakıyorum. Kişilerle bir derdim yok. Kabukcuoğlu Millet ittifakının seçtiği bir milletvekili. Dolayısıyla bizim ittifakımız sürdüğü sürece ben önünde düğmemi iliklerim. Aradığı zaman gereken hassasiyetle yardımcı olmaya çalışırım. Benim de bir sıkıntım olsa sanıyorum o da öyle yapar diye düşünüyorum.

A. ANBAR: Görüşüyor musunuz Arslan Bey’le?

K. KURT: Ara sıra uğrar zaten. Ben de bir sıkıntım olduğu zaman kendi milletvekillerime ulaşamazsam ona ulaşırım.

A. ANBAR: CHP’li vekillere ulaşamadığınız zamanlar oluyor o halde?

K. KURT: Yani olabilir… İşi vardır ya da o anda dönemez... Kendi milletvekillerimizle de her ne kadar dedikodular varsa da ben hiç sıkıntısız doğrudan telefonla her olayda doğrudan arayıp düşündüklerimi söyleyen ve görüşünü alan bir pozisyondayım.

Devamı yarın…

Peki, yarın hangi konular olacak?

- AK Parti’yle Odunpazarı meclisinde uzlaşma durumu

- Murat Özcan hakkında ne dedi?

- Eskişehir’in trafik sorununa ilişkin çarpıcı yorum

- Şiddetli yağışların etkileri nasıl bertaraf edilir?

- Oğuzhan Özen hakkında ne dedi?

- URAYSİM ve Raylı Sistemler İhtisas OSB’ye ilişkin geçmişe gitti

- Pandemiyle mücadelede Eskişehir başarılı mı?

- Eskişehir Şehir Hastanesine ilişkin ne düşünüyor?

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@