23.10.2023, 16:37

Hani nerede adalet, hani nerede kalkınma?

Geçim sıkıntısını iliklerimize kadar hissettiğimiz bu günlerde, neden böyle bir duruma düştük diye hemen hemen toplumun her kesimi düşünmeye ve sorgulamaya başladı.

Küçük bir azınlık hariç toplumda kimse kendi halinden memnun değil, başta çalışan, işçi-memur, emekli, esnaf, çiftçi ve köylü. Herkes gelirinin yetmediğinden yakınıyor. Çok ilginçtir, Adalet ve Kalkınma Partisinden bir milletvekili, maaşının yetmediğini söyleyince, bende verilere dayalı bir sorgulama yapma gereği duydum.

Biz bu noktaya neden ve nasıl geldik.

Çok fazla gerilere gitmeden, aklıma önce 2001 ekonomik krizi geldi, bir vatandaşın, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e yazar kasa, bir bakanın da Cumhurbaşkanına Anayasa kitapçığı attığını hatırladım.

Sonra Kemal Derviş ve IMF aklıma geldi.

Kemal Derviş kahve kahve dolaşıp, ekonomik sorunları nasıl çözeceğini anlattığı; İMF’den borç alabildiğimizi, ama asıl hedefin, dış yatırımcı için güven ortamı oluşturarak, yabancı sermayenin gelişini sağlamak ve Avrupa birliğine girmek olduğunu, söylediğini hatırladım.

Belli bir süre sonra ekonomi normalleşmeye başlarken, bu sefer, görünmez bir elin yönettiği siyasal kriz ortamında bulduk kendimizi.

Siyasal yapılar bilinçli bir şekilde parçalanmış, bu parçalanan, kapatılan siyasal yapılardan biri de, Fazilet Partisi idi ve bu partiden kopan, kendilerine “yenilikçi” diyen bir ekip, 14 Ağustos 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisini kurdu. 2 Kasım 2002’de 15 aylık parti, genel seçimi %34 oyla kazanarak mecliste de %60’ın üzerinde çoğunluk sağlayarak ülke idaresini tek başına ele aldı ve ülkeyi 21 yıldır yönetiyor.

Bu gün nasıl yönetiyor(çok ayrı bir konu) neden ekonomik kriz içindeyiz diye geldiğimiz noktaya bakmadan önce, adalet ve kalkınma kelimelerinin anlamlarına bir bakalım.

Önce Adalet ne demek ona bakalım.

Adalet; İslam kültüründe, ahlak, hak gözetmek, dengelemek, hakikat gibi sözcüklerle ifade edilirken, batı dillerinde ise; hak, doğru, gerçek gibi sözcüklerle ifade ediliyor. Yani kısaca, hakikati en iyi şekilde arayan toplumsal düzen ve mutluluk diye, tanımlayabiliriz.

Şimdi bu tanımları aklımızın bir kenarında tutarak, Adalet ve Kalkınma Partisinin 21 yıllık iktidarının sonucunda nereye gelmişiz bir bakalım.

Büro Emekçileri Sendikası Araştırma Merkezi’nin (BESAR) Eylül 2023 verilerine göre açlık sınırı 16.338 TL, yoksulluk sınırı 49.215 TL.

Asgari ücret 11.402 lira, en düşük emekli maaşı 7.500 lira, en düşük memur maaşı 22.000 lira.

Bu farklı ücretlere rağmen, herkes aynı fiyatlardan gıda ve diğer ihtiyaçlara ulaşıyor.

Bu rakamlar bize tüm kesimlerin yoksullukla eşitlendiğini acı bir şekilde ifade ediyor. Hele; emeklileri sefalete, açlığa ve yetersiz beslenme nedeniyle ölüme sürüklüyor.

Yok meclis açılınca, yok şu zaman, yok bu zaman, yok seyyanen, yok kök ücretlere zam vereceğiz diye sürekli kandırılan emeklilere yazık değil mi!

Birde emeklilere ikramiye meselesi var, çekirdek parası 5 bin lira, çalışan emekliye yok!, dalga geçer gibi…

Hani nerede adalet!

Türkiye’de en zengin, yüzde 20’lik kesim, gelirin yüzde 47,5’ini alıyor. En yoksul yüzde 20’lik kesim ise gelirin sadece yüzde 5,9’unu alabiliyor.
 

Gelir dağılımının yoksullar adına daha da bozulduğu, yoksulluğun arttığı bir ülkede adaletten söz edilebilir mi?

Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 37 üyesi arasında gelir dağılımı adaletsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke.

Hani nerede adalet!

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içinde ise gelir eşitsizliğinde Türkiye’den daha kötü durumda olan tek ülke Bulgaristan, yani sondan ikinciyiz.

Küçük bir azınlığın zenginleştiği, büyük çoğunluğun fakirleştiği, orta gelir grubunun yok olduğu, herkesin yoksullukla eşitlendiği bir ülkede adaletten ve kalkınmadan bahsedilebilir mi?

Hani nerede adalet, hani nerede kalkınma!

Gelişmiş ülkelerde, üniversite öğrencilerinin yaz tatilinde garsonluk gibi işlerde çalışıp aldığı ücrete asgari ücret denir, Türkiye’de ise herkesi asgari ücretle çalıştırmanın neresinde adalet vardır?

Yıllarca çalışırken devlete güvenerek primini ödemiş, emekli olunca rahat edelim diye düşünen 16 milyon emekliyi açlıkla sınamanın, açlık sınırı altında maaş ödemenin, onları sefalete ve ölüme sürüklemenin neresinde adalet vardır.

Gelelim kalkınmaya;

Kalkınma ise; bir ülkenin, toplumsal ve ekonomik yapısını geliştirme, gelişmiş çağdaş ülkelere yetişme, olumlu yönde değişimidir.
 

2001’de G-20 ülkeleri arasında 17. sırada idik, 2022’de ise 21 veya 23. sırada olduğumuz söyleniyor.

2002’de %6,4 olan büyüme, 2022’de %5,6’ya düşmüştür.

2002’de işsizlik %10,3 iken, 2022’te %10,1

2002’de Türkiye’nin dış borcu 129,6 milyar dolardı, 31 Mart 2023’te 475,7 milyar dolardır.

2013 yılında kişi başı gelir 12.480 dolar iken, 2022 yılında 9093 dolardır,

Yine bu rakamlara göre ülkenin kalkındığını söyleyebilir miyiz?

Hani nerede kalkınma!

Birleşmiş Milletlerin insani gelişme raporuna göre 191 ülke içinde Türkiye’nin 48. sırada olduğu belirtiliyor.

Oysa biz G-20 ülkeleri içinde 2001’de 17. sıradaydık, şimdi 21 veya 23. sıradayız.

Hani nerede kalkınma!

Başka bir çelişkiye de dikkatinizi çekmek isterim.

Örneğin, G-20 içinde ekonomik olarak hadi 21. sıradayız diyelim, ama insani gelişmişlik açısından 48. sıradayız.

Bu ne demek, ekonomik olarak biraz büyümek, geliştiğimiz ve kalkındığımız anlamına gelmiyor maalesef.

Ekonomik olarak büyümek ile gelişmek çok karıştırıldığı için biraz açalım. Büyümek için çok büyük şehir hastaneleri yapıyorsunuz, içindeki, acil servislerinde doktor yok, hastanelerde uzman doktor yok veya yetersiz, doktorlar neden intihar ediyor, hiç araştırılmaz mı?

Bir sürü üniversite açıyorsunuz, mezunları işsiz,

Köprü yapıyorsunuz, gelen geçen yok, hava alanı yapıyorsunuz, uçak inmiyor, buna benzer birçok konu.

Kısaca bazı büyüme rakamları üzerinden yapılan propagandalarında doğru olmadığına inanıyorum, büyüme gelişme değildir, kalkınma hiç değildir.

Partinin kuruluş felsefelerinden epeyce uzaklaştığını, parti taraftarları da söylüyor artık.

Hatta, Adalet ve Kalkınma Partisinde görev yapan yöneticilerin büyük bir çoğunluğu, partisinden bahsederken, Adalet ve Kalkınma Partisi değil de kısaltması olan AK Partiyi kullanırlar, neden;

Tahminim; partinin adında olan, adalet ve kalkınma kavramları onlara da mı inandırıcı gelmiyor artık.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (2)
Feridun Haboğlu 7 ay önce
Tablo tam anlattığınız gibi.Ama girdikleri her seçimi kazanıyorlar.
Bayram Yumrukaya 6 ay önce
Feridun bey dikkatiniz için teşekkür ederim. Siz dünya markası bir gıda şirketinin genel müdürlüğünü yapmış bir insan olarak bu konuları çok daha iyi biliyorsunuz. "Ama girdikleri her seçimi kazanıyorlar" ile ilgili tespitinize ile ilgili olarak bundan sonraki yazımda açıklamaya çalışacağım.
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@