10.08.2021, 17:27

Kaderine terk edilmiş hayatlar!

Yaklaşık 12 gün önce tüm Türkiye’de başlayan yangınların birçoğunun hala daha kontrol altına alınmadığını görmek, üzüntü verici. Ülkemizin akciğerleri, sorumsuz kişilerin elinde kaderine terk edildi.

İlk önce Manavgat’ta başlayan yangınlar, sonrasında Marmaris ve Bodrum ilçeleri ile devam etti. Bu yangınlara Muğla’da eklenince yüreklerimiz daha da dağlandı.

Muğla’da 8 gündür süren orman yangınları, kenti adeta küle döndürdü. Köyceğiz, Milas, Kavaklıdere, Menteşe ilçelerinde küçüklü-büyüklü yangınların devam ettiği haberlerini alıyoruz. Günlerdir çağrısı yapılan havadan destek; ancak yangının 7’nci gününde gelebildi. Söz konusu yardım gelene kadar halk perişan oldu, insanların yaşadığı kentler adeta hayalet kente dönüştü.

Yangınların devam ettiğini görünce Eskişehir Barosu Başkanımız Av. Mustafa Elagöz ve değerli yönetim kurulu üyesi meslektaşlarımızla birlikte baromuz nezdinde küçük bir yardım kampanyası başlatalım istedik. Hızlıca bölgede ihtiyaç olan ürünleri toplama çağrısında bulunduk. Bu çağrımıza başta yönetim kurulumuz eksiksiz bir şekilde katıldı. Bunun yanında birden fazla meslektaşımız da nakdi destekte bulundu. Elde edilen nakdi destekler ile bölgede ihtiyaç olan ısıya dayanıklı eldivenler, yanmaz ayakkabılar, baretler, el fenerleri, sırt pompaları satın alındı. Aynı şekilde kampanya yürüten Eskişehir Yunusemre ve Gordion Rotary Kulüpleri ile elde edilen ürünleri birleştirdik ve yangın bölgesine götürme kararı aldık. Baro aracına bütün malzemeleri yükledik ve koyulduk yola.

Elde ettiğimiz ürünleri, ilk elden teslim edip aynı zamanda yangın bölgelerindeki soğutma işlemlerinde görev almak istedik. Birkaç kişi ile iletişim kurduk. Sonrasında Fethiye Kaymakamı’nın bizi arayıp, yardım malzemelerine çok ihtiyaç olduğunu söylemesi ve tarafımıza teslim etmelerini rica etmesi bizde şaşkınlık yaratmıştı. Çünkü üst düzey bir bürokratın tanımadığı birisini arayıp, malzemelerin kendisine teslim edilmesini belirtmesi bir an için şaşkınlık yarattı. Hiç tereddüt etmeden, malzemeleri Fethiye Kaymakamlığı’na götürme kararı aldık.

Cuma gecesi Fethiye Kaymakamlığı’na ulaştık. Fethiye Yangın Koordinasyon Merkezi’ne bütün ürünleri imza karşılığı teslim ettik. Odaya girdiğimde, gördüğüm manzara beni çok şaşırtmıştı. Çünkü odada sadece yangın tüpleri vardı. Başkaca bir ekipman yoktu. Getirdiğimiz malzemelere ne denli ihtiyaçları olduğunu nöbet tutan bekçi bize söylediğinde, kaymakamın çağrısını daha da iyi anlamış olduk.

Malzemelerin teslimi sonrasında, vakit kaybetmeden Köyceğiz’e doğru yola çıktık. Koordinasyon merkezinden aldığımız bilgiler doğrultusunda Zeytinalan bölgesine ulaştık. Konum bilgisi bizi yanlış yola soktuğundan dolayı kendimizi yangının etkili olduğu Pınar Mahallesinde bulduk. Gördüğümüz manzara karşısında şaşkın şaşkın ilerlerken, iki tane köylünün tepede nöbet tuttuğunu gördük. Hemen yanlarına yaklaştık. Pınar mahallesinden olduklarını ve köylerini (mahallelerini) korumak için tam 72 saattir uykusuz nöbet tuttuklarını söylediler. O sırada bazı bölgelerde küçük alevler görmeye başlayınca hemen hazırlanıp, aşağılara inmeye başladık. Elimizde tırmık, kafamızda fenerler ve beş litrelik su şişeleri ile kül halinde yanmaya devam eden ağaçları soğutmaya başladık. Bir ağaç içten içe yanar mı, evet yanar hem de bütün ormanı yakacak kadar yanar. Geceyi köylülerle geçirdik. Hem soğutma işlemlerini yaptık hem de sohbet ettik.

Köylülerin söylediği cümleler bütün olayı çok da güzel özetledi.

‘Bizi kaderimize terk ettiler.’

‘Buraya ne uçak geldi, ne de itfaiye. Koca köy bir günde boşaltıldı.’

‘Biz de kendi nöbet sistemizi oluşturduk. Herhalde, yarın uçaklar gelecekmiş.’

Evet, yarın uçaklar gelecekmiş ümidi ile soğutma işlemlerini tamamladık. Aslında tamamlayamadık, sadece ulaşabildiğimiz yerlere gidebildik. Arazinin engebeli olması ve devrilen çamlar, bazı yerlere ulaşmamıza engel oldu. Arkamıza bakarak, aşağı inmek durumunda kaldık.

Pınar Köyünden, toplanma merkezi olan Beyobası Mahallesi’ne geldik. Gönüllüler, bizi ellerinde soğuk ayran ile karşıladılar. Mahallenin tam orta yerinde Dalaman ve Köyceğiz Belediyeleri yardım çadırları kurmuşlar, gönüllülerle birlikte çalışan kişilere erzak, soğuk su, meşrubat ikramında bulunuyorlar. Ayrıca mahallenin bir kenarında yangın ekipmanları istif edilmiş, ihtiyaç dahilinde kontrollü bir şekilde gönüllülere dağıtılıyordu. Öylesine bir organizasyon var ki; sanırsınız başlarında kaymakamlıktan görevlendirilmiş bir memur var. Aksine; devletin unuttuğu bölgelerin başında geliyor Beyobası Mahallesi. Ama mahalle muhtarı ve gönüllüler o kadar güzel organize olmuşlar, birbirlerine o denli kenetlenmişler ki, alevler onlar için sıradanlaşmış. Onların tek isteği yaşadıkları yerleri korumak.

Geceyi, saat 05.30 gibi benzinlikte tamamladık. İki – üç saat uyku ile hemen toplanma alanına geldik ve kendimizi muhtarın yönlendirmesine bıraktık. Gönüllüler olarak soğutma işlemlerine katılacaktık. Otmanlar bölgesine giderken, bir yerde durduk ve beklemeye başladık. O sırada uçaklar gelmişti. Uçakların geleceği haberi gelmiş olmalı ki bölgeye önceden TRT arabaları ve muhabirleri konuşlanmıştı. Müdahaleler sırasında çekimlerini gizli gizli yapıyorlardı. Alın size yayıncılık...

Sonra yangının etkili olduğu Sazak bölgesine geldik. Vadi cayır cayır yanıyordu. Sadece bakakaldık. Vadi, engebeli ve ulaşma durumu olmadığı için elimizden hiçbir şey gelmedi. Bunun yanında rüzgarda etkisini gösterince, bölgeyi boşaltmak durumunda kaldık.

BÖLGEYİ KADERİNE TESLİM ETTİK

Köyceğiz Belediye Başkanı’nın çaresiz bakışları, hala gözümün önünden gitmiyor. Akut da dahil olmak üzere bölgeyi boşalttık. Bölgeden ayrılırken, alana TOMA’ların geldiğini gördüm. İçimiz bir nebze rahatladı. Akabinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İtfaiye ordusunun geldiğini görünce, daha rahatladık. İşin uzmanlarına alanı teslim ettik ve biz diğer alanlarda soğutma işlemlerine devam ettik. Sonrasında duyduk ki; biraz önce yukarıdan baktığımız alanlar şiddetli rüzgar etkisinde küle dönmüştü. Ne TOMA ne de itfaiye araçları bir şey yapabilmişti.

Görmek için can attığımız güzelim ormanlarımız bir günde yerle bir olmuştu. Ancak, halkın kenetlenmiş gücü, dayanışmayı bir kere daha bizlere göstermişti. Günlerce uyumadan su taşıyan ve birbirini hiç tanımayan insanlar birbirlerine öylesine kenetlenmişti ki kaderine terk edilmiş bölgede onlara, sadece yine onların İNANCI sahip çıkmıştı.

Ben sizlere,

‘Uçak nerede?’ demeyeceğim,

'Çok eski evi olan vatandaşlar keşke bizim de evimiz yansaydı’ demeyeceğim,

‘Her sene çıkan yangınlara neden bu sefer müdahale edilemedi?’ demeyeceğim, 

‘Sorumluluk, yangın bölgesindeki belediyelerde’ demeyeceğim, 

SADECE İNSAF diyeceğim.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@