banner298

banner194

03.06.2021, 17:42

Zihni Çalışkan da öyle mi düşünüyor?

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın torunu ile TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un oğlunun ‘icazet aldığı’ Ayasofya’daki törende, imam Mustafa Demirkan, devletin en üst kademesindeki kişilerin yüzlerine bakıp, “……..Onlardan daha zalim, daha kafir kim olabilir. Ya Rabbi, o zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma….” ifadelerini kullanarak Ülkemizin kurucusu, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve manevi şahsiyetine alenen hakaret etmiştir. 

Şimdi bana diyeceksiniz; İmam Mustafa Demirkan konuşmasında, Ulu Önderimize hakaret etmedi. Nereden çıkarıyorsun?

Mustafa Demirkan’ın ‘BUNLARDAN DAHA ZALİM VE KAFİR KİM OLABİLİR’ ifadesiyle Ayasofya Camii’nin müze olmasına ilişkin karar altında Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası olması dolayısıyla ‘ZALİM VE KAFİR’ ifadeleri ile kast ettiği ve kamuoyu nezdinde alenen karalamaya çalışıp hakaret ettiği kişinin ULU ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olduğu açıktır. 

Hakaret etmesinin ardından günler geçti ve SUSKUNLUK DEVAM EDİYOR. 

Ne şehrimizde ne de ülke genelinde bir tane AKP temsilcisi çıkıp da Mustafa Demirkan’ı istifaya davet edemedi. 

Soruşturma açılmasını isteyemedi. 

Haddini bil? diyemedi. 

Diyememekle kalmayıp, bir de konuşmak isteyenleri susturmakla övündüler. 

OLAYLAR, BU KADAR MI ÜST ÜSTE GELİR. 

Bakın ne oldu? 

Tepebaşı Belediyesi Meclis toplantısının 1 Haziran Salı günü gerçekleştirilen oturumunda, CHP’li Meclis üyelerinden Turgut Doğandor'un, Ulu Önderimiz’e yapılan hakarete ilişkin düşüncelerini ve tepkilerini ortaya koymak maksadıyla konuşma yapma isteğine, AKP’li meclis üyelerinden şiddetli bir tepki geldi. 

Tepkinin sebebi ise; söz konusu olayın genel ülke gündemine ilişkin olması ve yerel bazda konuşulması gereken konular arasında olmaması, Tepebaşı’nın sorunlarından biri olmadığı belirtilmiştir. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir belediye meclis salonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan hakaretin konuşulmasının yersiz ve önemsiz olduğunu savunan meclis üyeleri olduğunu da bu olay sayesinde görmüş olduk. 

Neyse devam edelim... 

Bu olay gerçekleşirken aynı gün AKP İl Başkanı Sayın Zihni Çalışkan’ın ESTV’deki “AÇIKÇA” programına konuk olduğunu gördüm. Oturdum, izledim. Atatürk’e yapılan hakaretle ilgili bir görüş belirtecek mi ya da Mustafa Demirkan’ı istifaya çağıracak mı, ilgilileri gerekeni yapmaya davet edecek mi diye deyim yerindeyse hop oturdum hop kalktım. 

Programın sonuna geldim ve hevesim kırıldı. Bahsi dahi geçmemişti. 

Sayın Başkan, programın bitmesine son dakika kala, ‘benim söyleyeceğim bir şey var’ dedi.

Tamam dedim, şimdi geliyor. 

Fakat; olmadı. 

Sayın Başkan, aynı gün içerisinde TEPEBAŞI BELEDİYESİ MECLİS ÜYELERİNE yapılan saldırıyı kınadığını söyledi. Hatta olayla ilgili hakaret iddiasıyla CHP’li Belediye Meclis Üyesi olan Hasan Hüseyin Bolat'ı derhal istifaya davet etti.  Bununla yetinmeyip, Tepebaşı Belediye Başkanı’na emir verirmişçesine ‘siz de rica edeceksiniz, o arkadaşımız istifa edecek’ dedi. Hukuki olarak haklarını arayacaklarını ekledi. 

Asıl vahim olanı ise bundan sonra, 

‘Eğer bu böyle tecelli etmezse, bu bir zihniyet meselesi değerlendirmesi yaparak genellemeye gitmek durumunda kalacağım.’ diye konuşmalarını sürdürdü. 

Devamında ise, 

‘Başka bir şey, bizim iktidarda olduğumuz dönemde herhangi birinin ne haddi ne de hakkıdır. Çok net söylüyorum’ 

Anlaşılan Sayın Başkan, olaya çok kızmıştı. 

Farkındaysanız meclis salonunda gerçekleşen olayı tartışmıyorum. O ayrı incelenecek bir konu. Sayın Başkana verilen bilgiler ışığında tepkisini dile getirdi. 

HAD bildirdi! 

Akabinde hem CHP Tepebaşı İlçe Başkanlığından hem de AKP Tepebaşı İlçe Başkanlığından ardı ardına açıklamalar geldi. AKP Teşkilatı, Belediye’nin önünde kendi meclis üyeleri ile birlikte CHP’li meclis üyesini istifaya davet etti. Açıklamaların bakışı farklı olduğu gibi açıkçası sertti. 

Fakat dikkat çekeceğim konu başka; 

AKP’li Belediye Meclis Üyesi Mustafa Birsen’e bir gazeteci tarafından, ‘ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E VE MANEVİ ŞAHSİYETİNE ALENEN GERÇEKLEŞEN HAKARETE ilişkin ne düşündüğüne dair bir soru soruldu. 

Mustafa Birsen’in verdiği cevap ise ilginçti. 

ŞU ANDA KONUMUZ BU DEĞİL! 

Soruyu kendince geçiştirdi. Söz konusu olaya ilişkin bir kelam bir şey söyleyemedi. Korkusundan mı yoksa Belediye Meclis Üyelerine verdiği değerden mi bilinmez, soruyu cevaplamadı. 

Hem Mustafa Birsen hem de Hakan Çizmelioğlu, belediye binasının önünden şu sözleri söylediler; 

‘İSTİFASINI İSTİYORUZ’ 

Ahmet Ataç’a hitaben, 

‘EĞER BU AHLAKSIZCA DAVRANIŞIN ARKASINDA DURULURSA BİZİM GÖNLÜMÜZDE ŞU OLUR, DEMEK Kİ BU MANTIĞIN SAVUNUCU OLDUĞU ORTAYA ÇIKAR’ 

ŞİMDİ ZİHNİ ÇALIŞKAN’A, MUSTAFA BİRSEN’E VE HAKAN ÇİZMELİOĞLU’NA SORALIM BAKALIM; 

Aynı kararlılıkla ve aynı güçle bu sözleri Mustafa Demirkan’a söyleyebildiniz mi? 

İlgililere, ‘siz de rica edeceksiniz, ve o arkadaşımız istifa edecek‘  diyebildiniz mi? 

Yoksa özellikle sessiz mi kalmayı tercih ettiniz? 

Bu durumda GENELLEME YAPARAK

Acaba ZİHNİ ÇALIŞKAN, MUSTAFA BİRSEN VE HAKAN ÇİZMELİOĞLU da MUSTAFA DEMİRKAN gibi mi düşünüyor? KENDİLERİNİN GÖNLÜNDE, MUSTAFA DEMİRKAN ZİHNİYETİNİN SAVUNUCULUĞU MU VAR?

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@