03.10.2022, 12:28

Genel af, mağduru mahkum etmektir!

ADALETİN SESİ

Seçim atmosferine girdiğimiz bu günlerde, her seçim döneminin klasik hale gelen tartışmalarından  birine daha şahit olmaya başladık. 

Son günlerde, önce mahkumlar ile mahkum ailelerinde beklenti oluşturmak, devamında toplumu alıştırmak ve son noktada yükselen beklentiyi iktidar ve muhalefet partilerine baskı aracı haline getirerek seçim öncesi genel af çıkarılmasını sağlamak için çalışmalar başladı. 

Türk Ceza Kanunun “Af” başlıklı 65’inci maddesinde genel af ve özel af ayrımı yapılmıştır. TCK’nın 65/1 maddesinde tanımlanan Genel af, kamu davasının düşmesi veya ceza mahkumiyetinin tüm neticeleriyle birlikte ortadan kalkması sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. 

TCK 65/2’de düzenlenen Özel af ise, kesinleşmiş hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden vazgeçilmesi veya cezaevinde infaz edilecek sürenin azaltılması veya hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesini sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. 

Devletin, suç işleyip hüküm giymiş bireyleri bazı durumlarda bağışlaması anlamına gelen genel af yetkisi Anayasanın 87’inci maddesi gereği TBMM’ne aittir. Ayrıca, Anayasanın 104/b-13’üncü maddesinde Cumhurbaşkanına da özel hallerde af yetkisi tanınmıştır. 

Bu düzenlemeye göre af yetkisi, Türk Milleti adına, milletin temsilcileri tarafından ya da Türk Milletinin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmaktadır. Anayasanın 81 ve 103’üncü maddelerinde yer alan milletvekillerinin ve cumhurbaşkanının yeminleri dikkate alınırsa, af işleminin zamanı, içeriği ve doğuracağı sonuçlar, toplumda huzur ve refahı sağlamaya, Türk Milletinin Milli dayanışma ve adalet içinde yaşamasına fayda sağlamalıdır.  

Genel affı savunanların toplumu ikna etme için kullandıkları argümanların başında, affın ceza kanunlarının somut olaylara uygulanması sırasında ortaya çıkan haksızlıkların önüne geçmek suretiyle, adaletsizlikleri gidereceği iddiası gelmektedir. 

Cezaevlerinin yoğunluğu da affa gerekçe olarak ileri sürülmektedir. Bu şekilde, bakım, gözetim ve beslenme masrafları yönünden tasarruf sağlanabileceği, cezaevi personeline de bir rahatlık sağlayacağı iddia edilmektedir. Ülkemizde, genel af savunucularının en önemli gerekçeleri arasında bu gelmektedir. Cezaevlerinde aşırı yığılma, devletin cezaevlerine hakim olamaması gibi nedenlerle affın gerekliliği dile getirilmektedir. 

Genel affa dayanak yapılmaya çalışılan özel gün ve yıldönümleri de vardır. Ülkelerin 50, 100 gibi Kuruluş Yıldönümlerinde genel af gündemde yer bulur. 2023 Yılında Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümü olması işaret edilerek böyle bir beklenti körüklenmektedir. 

Ancak, Türkiye’de, affın genellikle siyasi amaçlara dayandırıldığı da bir gerçektir. İktidar ve muhalefet partilerinin seçimlere yönelik oy kaygıları, genel af tartışma ve vaatlerinin seçim dönemleri öncesine denk gelmesinin en önemli nedenidir. 

Genel af savunucuları, “kader mahkumu”  kavramına sarılır, mahkum aileleri ve çocuklarının yaşadıkları dramları öne çıkararak toplum vicdanına hitap etmeye çalışırlar. Hatırlanacağı gibi 1998 yılında, Rahşan Ecevit’e genel af önerisinde bulunma ilhamını gündüzlerini kreşte, gecelerini komşusu karı-kocayı kasten adam öldürdüğü için 27 yıl ağır hapse hüküm giymiş annesinin yanında cezaevinde geçiren Aylanur isminde 2 yaşındaki küçük bir kızın dramı vermişti ya da topluma öyle takdim edilmişti. 

Türkiye’de 1921’den bu yana kapsamı değişiklik gösteren toplam 52 adet af kanunu ve 7 adet genel af çıktı. 

Son olarak 15 Nisan 2020'de ceza infaz yasasında değişiklik yapılmış ve ilk etapta 40 bin daha sonra toplamda 110 bin kişi tahliye edildi. 

Zaten Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, infaz sisteminde yer alan şartlı tahliye, denetimli serbestlik gibi düzenlemeler, mahkemelerce verilen hapis cezalarının  büyük oranlarının dışarıda geçirilmesine imkan veriyor. 

Genel ve özel  af ile infaz ve ıslah sisteminin verdiği bu imkana rağmen, ne yazık ki bu uygulamalrdan beklenen faydanın ortaya çıkmadığı da bir gerçek. Ülkemizde suç oranları azalmıyor, boşalan cezaevleri kısa zamanda yeniden doluyor, adalet sistemindeki çarpıklıklar, hatalı kararlar devam ediyor. Aflarla toplum güvenliği daha fazla risk altına sokuluyor. Yetersiz ıslah sistemi için de rehabilite edilmemiş ve topluma kazandırılamamış kişiler, yeni suçlar işlemeye devam ediyor. 

Ancak bu kurumların mahkumlara verdiği imkanlar, sadece mağdurların ve ailelerinin vicdanlarını kanatmaya devam ediyor, hatta yaranın büyümesine neden oluyor. Toplumun bir kesiminde adalete ve devlete olan güven sarsılıyor. İçine düştükleri mutsuzluk ve ümitsizlik fanusunda mağdurlar ömür boyu sürecek “tatminsizlik” duygusuna mahkum oluyorlar. 

Genel af tartışmalarını açmak yerine, adil bir yargılamaya, ıslaha odaklanmış bir infaz sistemini inşa etmeye, hapishane koşullarının iyileştirilmesine, siyasi saiklerle veya adil yargılanmayarak mahkum edilmişlerin yeniden yargılanmalarının önünü açmaya odaklanmak Milli birlik ve beraberliğimize, mutluluk ve huzurumuza, toplum güvenliğine ve barışına hizmet edecektir. 

Genel affı değil bunları tartışalım.  

Bu sorunları çözelim, bir daha genel affa ihtiyaç olmasın.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (1)
Hasan Hüseyin Akın 2 yıl önce
Katılıyorum size, af mağdurların cezalandırılması demektir
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@