banner298

banner194

25.05.2021, 15:17

Kırım ve sürgün

Rusların gözü hep İstanbul'da olmuş, İstanbul’u ve Ayasofya’yı Ortodoksların merkezi yapmayı planlamışlardı. Osmanlı himayesindeki Kırım’ı 1783 yılında işgal ettiklerinde hedef İstanbul yolunu açmaktı. Bu işgalden 90 sene sonra Ruslar bu hedeflerinin bir adımı olarak İstanbul Yeşilköy’de bir kilise dahi yaptılar.

1783 yılında Kırım’ı ilhak ve işgal etmeleri sonucu halkımıza yaptıkları eziyetler ile 1792'den itibaren özellikle Balkanlara göçler başlamıştı. Aradan geçen yıllar içinde orada yaşayan insanımızın sayısı giderek azalmıştı. Milyonların katili Stalin son bir hamle ile Kırım’da yaşayan Tatar Türklerini oradan sürerek kurtulmak istiyor. Bu kurtulma isteğinin ardında Yahudileri Kırım’a yerleştirme projesi bulunmaktadır. Yine Almanların da ülkelerinin güneyinde yaşayan bir grup vatandaşını Kırıma getirme düşüncesi vardı. Rusların başka bir projesi de Ukrayna halkının sürülmesi idi, ancak onları sürecekleri kadar geniş topraklar ve onları götürecek kadar çok tren bulunamaması dolayısıyla projeden vazgeçilmişti.

432 BİN TATAR SÜRGÜNE GÖNDERİLDİ

Aynı günlerde Karaçay Malkar, Ahıska Türkleri, Çeçenler de sürgünden nasiplerini alıyorlarsa da sesleri fazla çıkmıyordu. İnsanımızdan 30 bin - 40 bin kadarını askerlik bahanesiyle alıp Orta Asya’da madenlerde çalıştırıyorlardı. Erkeklerimizin 40 bin-50 bin kadarını da askere alıp Almanlara karşı savaştırıyorlardı. Stalin Avrupalı liderlerle yapılan toplantılarda Türkiye’nin cezalandırılması gerektiğini ısrarla söylüyordu. Kırım Tatarları yapılan planlama ile önce kamyonlarla evlerinden alınıp sonra da trenlere yüklenip 20-24 gün süren yolculuk sonunda Ural dağları, Sibirya ve Özbekistan’a sürülüyorlar. Yolculuk esnasında uzun süre açlıkla mücadele ediliyor, sonrasında tuzlu balık çorbaları verilip susuz bırakılıyorlar. Yol kenarında bataklık ve göl olan yerlerde treni durdurup insanların oradan su içmesini sağlıyorlar. Suların pis, bakteri ve mikrop barındırdığını bile bile içmelerini ve salgın hastalıklara yakalanmalarını seyrediyorlar. Yaşlı insanlarımız suyun durumunu görüp halkı içmeyin diye uyarsa da çok susayanlar içiyor ve sıtma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklara yakalanıyorlar. Vagonlarda yaklaşık 50 kişi vardı, kalabalıkta nefes almak zorlaşınca yaşlılar “çocukları yukarı kaldırın, onlar yaşasın, ölmek gerekirse önce biz ölürüz” diyorlar. Kırım kayıtlarına göre 432 bin kişi, Rus kayıtlarına göre 246 bin kişi sürgüne gönderiliyor, her iki sayının da yüzde 46 kadarı yolda hayatını kaybediyor. Gittikleri yerde de rahat etmesinler diye sürülenler daha varmadan kötü propaganda yapılıyor, "tepelerinde boynuzu olan, tek gözlü canavarlar geliyor" diye Özbekler uyarılıyorlar. Kısa süre sonra gelenlerin normal insanlar olduğu, Türk olduğu ve onlar gibi Müslüman olduğu anlaşılıyor, dostluk ve birlikte yaşam başlıyor. Uzun mücadelelere rağmen Kırım ve Ahıska Türkleri vatanlarına dönemiyorlar, diğerleri dönüyorlar. 1987 yılında Moskova’da yapılan “Ya Vatan Ya Ölüm” mitingi ile Ruslar suçlarını anlamış oldular. 1989 yılında SSCB parçalanıyor, devletler ayrılıyor, herkes kendi devletini kuruyor. Gorbaçov’un Devlet başkanlığında oluşan yeni sistem Kırım Tatarlarına da vatana dönüş imkânı veriyor. Çok sayıda Kırım Tatarı Özbekistan’daki düzenini bozarak vatan Kırım'a dönüyor. Kırım Tatar Milli Meclisini kuruyorlar, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Meclis başkanı oluyor. Halk, iş ve ev düzenini yavaş yavaş kuruyor, Tatar okulları açılıyor. Her şey düzelmeye başlarken Şubat 2014 tarihinde Rusya’nın şövenist duyguları depreşerek tekrar Kırım işgal ediliyor.

SOYKIRIMI HANGİ ÜLKELER KABUL ETTİ?

Kırım’ın işgalini ve soykırımı Ukrayna devleti tanıdı; bütün elçilikler dâhil her yerde 18 Mayıs matem günümüzde bayraklarını yarıya indiriyor. Litvanya, Letonya ve Kanada bu soykırımı tanıdı. Türkiye’de bu soykırımı tanıyabilir. Sadece son 2014 yılı işgali konuşuluyor, ondan önceki yıllar, işgaller, sürgünler, zoraki göçler, ölümler hiç gündeme getirilmiyor, özür dilenmesi istenmiyor. Ermeni soykırım tasarısı yerine, Rusya’ya ve ABD’ye bir şey söylenmiyor. Türkiye’nin defalarca "arşivleri açalım, soykırım dediğiniz uydurmaları tarihçiler değerlendirsin, bu iş siyasetçilerin işi değil" demesine rağmen Ermenistan yanaşmıyor. Tek taraflı büyük bir çalışma yapılamaz mı, Amerika ve Avrupa’da bizim haklılığımızı savunan bilim adamları davet edilemez mi?

Şu anda Kırım’da hapishanelerde 120 civarında insanımız haksız yere ceza çekiyor, evlerde eşler koca, çocuklar baba bekliyor. Ölenler ve kayıplar işin cabası. Kırım, Doğu Türkistan, Irak Türkleri ve Batı Trakya’da yaşayan insanlarımız konularında biraz daha yüksek ses çıkarılması gururumuzu okşayacaktır. Türk ırkının gücü ve dost ülkelerin desteği ile sınırlarımızın dışında yaşayan Türklerin siyasi geleceği biraz daha garanti altına alınamaz mı? Japonya bu konularda en büyük destekçimizdir.

TÜRKİYE İÇİN TEHLİKELİ DURUM

Rusya “Nerede olursa olsun herhangi bir yerde Ruslar yaşıyorsa biz onları orada koruruz” diyor. Bizim güney ilimiz Antalya ve ilçemiz Alanya’da çok sayıda Rus yaşıyor, mal mülk edinmişler. Şimdi "bizim seçimimiz ayrı yapılmalı" diye yerel yönetim koltuklarına göz kırpıyorlarmış. Oraya yeni gelen Ruslara yardımcı olmak üzere danışma büroları ve emlak komisyoncuları faaliyet gösteriyorlar. Ruslar oraları da biz korumalıyız diyebilir mi?

Kırım, haritalara baktığınız zaman çok yakında görünüyor, gerçekten de öyle, İstanbul’dan uçağa bindiğinizde 55 dakikada başkent Akmescit (Simferepol) hava alanına iniliyordu. Bu güzel, yemyeşil, turistik topraklar ne Ukrayna devleti ne de bizim halkımız tarafından değerlendirilebilmiş bir cennet köşedir. Gemiler ve Ro-Ro’lar devamlı Türkiye ve Kırım arasında çalışıyordu, şimdi bu düzen bozuldu. Türkiye’den olduğu gibi Avrupa’dan da seferler yapılmıyor, çünkü onlar Kırım'ı Ukrayna’ya ait görüyor, işgal altında bir bölge olarak değerlendiriyorlar. 2014 işgalinden sonra uçaklar çalışmıyor, bankacılık sistemi çalışmıyor, transferler yapılamıyor.

Kırım Tatarlarının 18 Mayıs 1944 tarihindeki büyük sürgünü, 77. yılında en çok sosyal medya mesajı ile anılan, hatırlanan anma günü oldu.

Rusya, Kırım Tatar Milli Meclisini ve çalışanlarını terörist kabul ediyor. Kırım Haber Ajansı'nı (QHA) ve çalışanlarını terörist kabul ediyor. Türkiye bu kararları kınamıştır. Ukrayna topraklarında yaşayan ırkdaşlara giyecek yardımı yapanlar terörist oluyor. Yolbaşçı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve meclis başkanı Refat Chubar İslam Teşkilatı’nın toplantısına davet edildi. Buna sinirlenen Putin toplantının hemen öncesinde Kırım’a atadığı savcısı Natalya Poklonskaya vasıtasıyla onları da terörist ilan ettirdi. Bu kadın başsavcı, daha sonra başarılarından dolayı Tümgeneral yapıldı.

Türkiye Cumhuriyeti, Kırım Tatar Milli Meclisini tanıyor; siyasi, mali ve idari işlerinde onlarla işbirliği yapıyor.

DEVAMI GELECEK...

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@