08.03.2022, 14:46

Önce güven

Dünya yeni bir döneme giriyor.

Salgın hastalığın artık çok da önemsenmediği ve yeni normale evrilen dönemde, yeni bir savaş ile karşı karşıya kaldık.

Her dönemde fırsattan istifade edenler, krizleri fırsata çevirenler vardır.

Bu fırsatı değerlendirenlerin hepsi için kötüdür denemez.

Kriz dönemlerinde ileriyi görüp, projelendirip, satın alma cesareti gösterenlere sözümüz yok. Ama fırsatçılık yapıp, insanları kandırmaya çalışanlara karşıyız. Savaş ekonomisi yapanlara karşıyız.

Zaten son aylarda işler oldukça durgun, fiyatlar oldukça pahalı. Çevremizdeki birçok işadamı ile görüşüyorum, konuşuyorum.

Herkes işlerin durduğunu, iş yapamadıklarını, enerji pahalılığını söyleyip memnuniyetsizliklerini dile getiriyorlar.

Tabiidir ki bazı sektörler daha iyi olabilir, ama genel durum pek de parlak değil.

Üretim yapmak artık bir mucize gibi!

Enerji pahalılığı, faizlerin yüksekliği, hammaddenin döviz bazında artması, işçilik maliyetinin yükselmesi, döviz ile hammadde alıp TL ile satmak ve dolayısıyla kur farkından devamlı zarar etmek üretim iştahını yok ediyor.

Belki al-sat kendini koruyor olabilir, ama sanayi ve tarım üretimi artık çok zor.

Peki ne yapılması lazım?

1. Katma değerli ürün üretenlere özel bir destek verilmelidir.

2. İthalata dayalı ürünleri üretenlere özel destek verilmelidir.

3. Yüksek ve orta yüksek ürün üretenlere özel destek verilmelidir.

4. Yüksek teknolojik ve katma değerli ürün ihraç eden firmalara özel destek verilmelidir.

Özel destek dediğimiz, KGF kredileri gibi düşük faizli kredi ama devlet garantili. KGF zaten bizlere kadar düşmüyor. Bankaların Genel Müdürlüklerinde buhar olup uçuyor. Şubeye gelemiyor. Gelse de zaten teminatı olan firmalara, ihtiyacı olmadığı halde garanti diye veriliyor. Üretime, teknolojiye, katma değere hiç bakılmıyor.

SGK ödemeleri 6-12 ay ertelenebilir. Vergi borçları ötelenebilir, taksitlendirilebilir.

İşçi-işveren bandını mutlaka sağlamak gerekir.

Bir örnek ile konuyu açayım...

Devlet, “Cazibe Merkezleri” diye 23 ilde özel bir teşvik yasası çıkarttı.

Bütün illeri gezdim ve Malatya'da yatırım yapmaya karar verdim. Projemi ve fizibilite raporumu hazırlayıp Kalkınma Bankası vasıtasıyla Bakanlığa ilettim.

Üretim yapacağım ürün, transmisyon zinciri.

Ülkemizin en çok ihtiyacı olan, savunma sanayi için can damarı olan, katma değeri yüksek ve orta teknolojik bir malzemeden bahsediyorum.

Fizibilitemiz kabul oldu. OSB'den yer rezervasyonu yaptırdık. Bütün hazırlıklarımızı tamamladık. 1 buçuk yıl sonra bu teşvik yasası iptal edildi. Yeni bir yasa çıkartıldı, ama kimsenin yatırım yapamadığı gibi bizde vazgeçtik.

Devlette devamlılık ve ciddiyet esastır.

Bir başka örnek daha...

Devlet bir yasa çıkarttı ve stok, kasa affı ile matrah artımı için süre verdi. Bundan dolayı bir incelemenin olmayacağını ilan etti.

Devlete inanan ve bu yasadan yararlanan dükkan, fabrika, işletmelere stok sayımı için baskınlar yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor!

İnsanlar devletine olan güvenini nasıl arttırır?

Neden yüzyıllardır devlete güvenen vatandaşın güvenini sarsıcı işler yapılıyor?

Önce güven!

Sonra ekonomik istikrar.

Daha sonra yatırım; hem de yüksek teknolojik ve katma değerli ürün yatırımı.

Bu ülkenin insanlarında girişimcilik ve risk alma duygusu var.

Bu ruhu açığa çıkartmak da devletin işidir.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@