banner298

banner194

14.03.2022, 16:54

'Varsın gidiyorlarsa gitsinler' denemez!

Sayın AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın hekimleri hedef alarak “Varsın gidiyorlarsa gitsinler” demesi ve adeta kovar gibi tehdit etmesi gündemdeki yerini korumaktadır. Başta Türk Tabipler Birliği (TTB) olmak üzere sağlık örgütleri, sendikalar, uzmanlık dernekleri ve aklı selim herkes bu sözlere gerekli yanıtı değişik mecralarda vermişler ve vermeyi de sürdürmektedir. Bende bu köşeden konuyla ilgili bir şeyler yazmak istedim.

FİSUN ABLA VE KARDEŞLERİ

İktidarlarının ilk yıllarından itibaren belki de küresel güçlerin, sermayenin kendilerine verdiği sağlığı özelleştirme misyonuna yönelik ilk görev hekimlerle, hasta olsun olmasın tüm halkın arasını açmaktı; verilen ikinci görev ise sağlık reformu denilen aldatmacaya karşı duracak unsurları özellikle hekimlerin meslek örgütünü hedef alıp, zayıflatıp direnci kırmaktı. Hekimler ne de olsa azınlıktaydı, nüfusa göre çok küçük bir zümreydi ve onları yem olarak kullanıp ortaya atmak, hedef göstermek kolaydı. Başbakan Erdoğan ilk yıllarında doktorların pratiğinin olmadığını, iğne bile yapamadıklarını, damara giremediklerini, kendisinin doktorlara iğne yaptırırsa felç bile olabileceğini söyledi durdu. O zamanki TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek bu sözlere sert bir şekilde yanıt verirken canım Başbakana iğne yapmayı çok istiyor, elim çok hafiftir diyerek esprili bir gönderme yaptı. Kaderin cilvesi hekimlerin Füsun Ablası Dr. Füsun Sayek 16 Ekim 2006 günü kanser nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi, siyasi parti başkanları, sağlık bakanı vs. bir kişi dışında hemen herkes taziye mesajları yayınladı. Füsun Ablamızın cenazesinin kaldırılacağı 17 Ekim 2006 günü Ankara caddelerinde siyah bir mercedes son sürat gidiyor ve Güven Hastanesi önünde duruyor, yanındakiler telaşla inip kapıları kapatınca kapılar otomatik kilitleniyor ve içinde baygın halde mahsur kalan Başbakan balyozla arabanın camı kırılarak çıkartılırken Füsun Ablanın kardeşleri alarm halinde onu bekliyorlardı. Kimi tansiyonuna baktı, kimi serumunu taktı, kimi idrar sondasını; neredeyse kalp masajı yapılacaktı ama olayın kalple ilgili olmadığı anlaşıldı ve 1,5 saat içinde kendine geldi. Bu olayın sebebi kamuoyuna oruca bağlı hipoglisemi (şeker düşmesi) olarak açıklandı. Kasım 2011 ve şubat 2012 ‘de Füsun Ablanın kardeşleri ve arkadaşları itinayla Başbakan Erdoğan’ı ameliyat ettiler. Bu ameliyatları yapan hekimler alanında uzman hekimlerdi ve titizlikle seçilmişlerdi, hiç biri yeni mezun değildi.

TTB HER FIRSATTA SUÇLANIYOR

Hekimleri temsil eden Türk Tabipleri Birliğini oda seçimlerinde yandaş listeler çıkararak yıkamayacağını, odaları ele geçiremeyeceğini anlayan iktidar; çareyi her fırsatta TTB’ni hedef göstererek yıpratmakta, yapısını değiştirmeye çalışmakta, üyelerine baskı yapmakta bulmaktadır. 2018 yılında savaşa hayır dediği için TTB’ni terörist ilân eden, yöneticilerini gözaltına aldırıp davalar açtıran Sayın Cumhurbaşkanı, Turkovac aşısı ile ilgili yapılan bilimsel eleştirilere karşılık olarakta TTB’ne yalancı, cambaz, sahtekâr sıfatlarını yakıştırdı.

AKP'Lİ BAŞKAN PARTİSİNDEN İSTİFA ETTİ

En son yaptığı promptersiz konuşmasında öfkesini ve amacını dizginleyip gizleyemeyen güya halk ağzıyla posta koyar kovar gibi doktorlara “Varsın gidiyorlarsa gitsinler” diyen ve olayı yalnızca ücretler konusuna indirgeyip; 5 dakikada muayeneyi, baskıları, asistan nöbetlerini, angaryayı, covid 19’un meslek hastalığı sayılması ve sağlıkta şiddet yasası konusundaki istekleri görmezden gelip, eski “paragöz bunlar” söylemlerini hatırlatan AKP genel başkanına en güzel tepkiyi partilisi Konya Tabip Odası Başkanı Dr. Eyüp Çetin koydu ve yıllardır üyesi olduğu AKP’den istifa etti. Umarım doktorlarla hastaları, doktorlarla diğer sağlık çalışanlarını birbirine düşürme, birbirine hedef gösterme gayretleri bir sonraki aşamada “Dolmabahçe Camii’nde içki içtiler.”, “Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar.” gibi benzer yalanlarla dallanıp budaklanmaz veya Gaziantep mitinginde BerkinElvan ve ailesini yuhalattığı gibi hekimleri yuhalatmaya kadar gitmez.

NASRETTİN HOCA FIKRASI ANLATIYOR, TANSU ÇİLLER'DEN MEDET UMUYOR

Doktorlara pratikleri yok iğne bile yaptırmam dediği konuşmasında bir Nasrettin Hoca hikayesi de anlatan Sayın Erdoğan, “Nasrettin Hoca damdan düşmüş. Doktor arıyorlar. Nasrettin Hoca demiş ki ‘Bana doktor değil damdan düşen birini getirin.’ Olay pratiğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” derken belki de bu günleri işaret ediyordu. Sağlık alanında üzerlerine basarak sırtlarından oy devşirdiği doktorları bir kenara itip Tansu Çiller’den medet uman Sayın Cumhurbaşkanı muhtemelen onun damdan düşer gibi iktidardan düştüğünü unutmuşa benziyor veya onun pratiklerinden yararlanıp paçayı kurtaracağını sanıyor. Ama ne yaparsa yapsın hekimler yerine, kendisinin gideceğini çok iyi biliyor. Bu duygu ve düşüncelerle tüm meslektaşlarımın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, asıl önemli olanın para pul değil insanca onurlu bir yaşam olduğunu, hastalarımızla aynı tarafta olduğumuzu; bir TTB aktivisti olarak asıl mücadelemizin halkın sağlığını korumak, sağlık hakkını savunmak, sağlığımızın sömürülmesini önlemek ve tabii ki daha sağlıklı, güvenli ortamlarda çalışıp hizmet edip hep birlikte doğayı tahrip etmeden, ormanlarımızı yok ettirmeden, su kaynaklarımızı kirlettirmeden barış içinde aydınlık yarınlara biran önce kavuşmak olduğunu belirtmek istiyorum.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@