26.09.2022, 17:19

Toplumsal mutluluk, adaletin sonucudur

ADALETİN SESİ 

Adaleti mutluluk olarak tanımlayan Platon (Eflatun), sadece adil insanın mutlu ve adil olmayanın da mutsuz olduğunu ileri sürmüştü. 

Adaleti, mutluluk duygusuyla özdeşleştiren Hans KELSEN’de adalet arzusunu, insanın mutluluk için duyduğu ebedi arzu olarak tanımlamıştı. 

Tek başına yaşayan bir insanın hak, adalet, hakkaniyet tartışmaları yapmasına, adalet arzusu peşinde koşmaya ihtiyacı yoktur, çünkü çevresindeki her şey zaten ona aittir. Yalnız yaşayan insanın, “hakkın sahibine teslimi” tartışmalarının öznesi olacağı hiçbir “yoksunluğu” olamaz. Bu nedenle adalet, birden fazla insanın ortak yaşantısına, sosyal gruplara, sosyal düzenlere ait bir kavramdır, insanın toplum içinde aradığı mutluluktur. 

Toplumsal mutluluk, adaletin sonucudur.  

Toplumsal mutluluk; beslenme, giyinme, barınma gibi tatmin edilmeye değer bazı ihtiyaçların giderilmesi, kişiliğe saygı, eşitlik, adil yargılanma, fırsat eşitliği, özgürlük, yönetime katılım gibi hakların korunmasını sonucu toplumda oluşan tatmin duygusudur. 

Gerçekten de, maddi ihtiyaçların karşılanmasıyla sağlanan bireysel mutluluklar toplamının toplumsal mutluluğu doğurduğu varsayımından yola çıkılarak mutlu toplumların nasıl oluştuğu cevabını bulmak için yapılan bir araştırmada, 90’dan fazla ülkede, 100,000’in üstünde bireyden toplanan veriler analiz edildi. Fakat araştırma sonuçları, araştırmanın temelini oluşturan varsayımı çürüttü. Hoşgörü, güven, sivil katılım ve materyalizmsizlik (maddeci olmama) oluşan dört spesifik tutumun büyük ölçüde desteklendiği bireysel toplumlarda, toplumsal mutluluğun daha yüksek olduğu görüldü. 

Toplumsal düzeyde mutluluğu siyasal otorite, devletin yönetim organları sağlar. Demokratik yönetimde politikacılar devlet işlerini çağdaş, dengeli, düzenli, uyumlu, çatışmasız, sürtüşmesiz bir şekilde yürütmek yükümlülüğünü taşırlar. Uyguladıkları politikada toplumun huzuru, mutluluğu, değişmesi, dönüşmesi, gelişmesi, kalkınması ilk ve temel amaçtır. 

Toplumsal mutluluk oranı politikanın, politikacının başarı göstergesidir. 

Adalet, toplumsal mutluluksa, mutluluğumuz toplumsal düzenimizin adaleti kadardır. 

Yapılan araştırmalar da, adalet ile toplumsal mutluluk arasındaki paralelliği ortaya koyuyor. 

Dünya Adalet Projesi’nce yürütülen ve tekrarlanan “Hukukun Üstünlüğü Endeksi” araştırması var. En son 2021 yılında 139 ülkede 138 bin katılımcı ve 4,200 uzmanla gerçekleştirilen araştırmada “hükümet yetkilerinin sınırlandırılması ve denetlenmesi”, “yolsuzlukla mücadele”, “şeffaf yönetim”, “temel hakların korunması”, “düzen ve güvenlik”, “kamu hizmet kalitesi”, “yargı ve adalet”, “suçla mücadele ve mahkemeler” başlıkları yer alıyor. Ülkeler bu başlıklarda elde ettiği puanların ortalaması alınarak hukukun üstünlüğü endeksinde sıralanıyor. 

Türkiye, Dünya Adalet Projesi’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre temel insani hakların korunmasında 139 ülke arasında 133., yani sondan 7. sırada. Türkiye’den daha hukuksuz ülkeler ise adeta “ibretlik”: İran, Mısır, Myanmar, Çin, Venezuela, Bangladeş. 

Dünya Adalet Projesi’nin yürüttüğü “Hukukun Üstünlüğü Endeksi” Türkiye’de kurumsal devlet anlayışının aşınmışlığını ve hak ve özgürlüklerin ne derece korunaksız olduğunu ortaya koyuyor. 

Öte yandan, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN), küresel anket verilerinden yararlanarak belirlediği, ‘2022 Dünyanın En Mutlu Ülkeleri’ raporunu yayınladı. Rapora göre İskandinav ülkeleri, her yıl olduğu gibi bu sene de en üst sıralarda. Türkiye ise 8 basamak gerileyerek 112. oldu

Bu sonuçlar, Ülkemizde ki mevcut siyaset anlayışının, siyasal otoritelerin, siyasetçilerin başarısızlığının eseridir. 

Ancak, ne yazık ki sığ bir siyaset yapısının içine sıkışmış durumdayız. 

Profesyonelleşmiş, ruh ve heyecanını kaybetmiş, siyaseti meslek haline getirmiş, siyasetçilerden medet uman çaresizlik, geleceğe dair umutları ne yazık ki yeşertmiyor. 

Şimdi, yeni şeyler aramanın zamanı. 

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@