04.03.2022, 12:20

Cumhurbaşkanı nasıl seçilir?

YAZI DİZİSİNİN SON MAKALESİ: POLİTİKACI/SİYASETÇİ - 6

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1923’te, Büyük Millet Meclisinde 1. turda %100 oyla seçildi.

Yine Büyük Millet Meclisinde, İsmet İnönü 11 Kasım 1938’de %100 oyla ikinci cumhurbaşkanı seçildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan en son Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 2007 de, 3. turda %76 oyla Abdullah Gül 11. cumhurbaşkanı seçildi.

2007 Anayasa değişikliği referandumuyla cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine %69 oyla karar verildi.

10 Ağustos 2014’te %52,6 oyla halk tarafından ilk defa, Recep Tayyip Erdoğan 12. Cumhurbaşkanı seçildi.

2017 referandumunda ise başkanlık sistemi (Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi) %51,4 oyla kabul edildi.

2018 yılında Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk cumhurbaşkanı olarak, %52,6 halkoyu ile ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi, ayrıca Cumhurbaşkanlığı 2 dönem ile sınırlandırıldı.

Yukarıdaki bilgiler bize önemli bir gerçeğin altını çiziyor.

Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmeli (destek %69), ama yetkileri sınırlı olmalı ya da sembolik olmalı, yarı başkanlık veya başkanlık (destek %51,4); yani halk cumhurbaşkanını seçmek istiyor ama başkan veya yarı başkan sistemini yüksek oranda onaylamıyor.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi demokrasi adına kulağa çok hoş gelmesine rağmen, gelişmiş batı demokrasilerinde farklı yöntemler var. Oralarda da demokrasinin bu günkü gelişmiş hali, geçmişteki acı deneyimlerden ders çıkarmasına borçludur. Bu konuda, en ilginç ülke Almanya ve Almanya Cumhurbaşkanı, halk tarafından seçilmiyor.

Almanya’da meclisteki 736 milletvekili ve Almanya’nın 16 eyaletinin nüfuslarına göre gelen Federal seçiciler kurulu diye adlandırılan, sadece cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanan 736 kişi ile toplam 1472 kişi tarafından seçiliyor. 

Federal delege-seçiciler kurulu, eyalet parlamentoları tarafından seçilen, yani 16 eyaletten gelen, sadece cumhurbaşkanlığı seçimi için oy kullanan delegeler. Bunların içinde parti üyesi olmayan; ağırlıklı olarak, bilim insanı, sanatçı, sporcu, işçi ve toplumun önde gelen saygın isimleri var. Mesela en son 13 Şubat 2022’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullananlar içinde, BioNTech'in kurucusu Dr. Özlem Türeci, ödüllü oyuncu Sibel Kekilli, Nürnberg Kliniği'nde yoğun bakımda çalışan bakıcı Ayşe Yeter’de vardı. Bunların ortak özelliği, partilerle ilişkisi yok.

Bu 736 kişinin görevi sadece cumhurbaşkanı seçmek, seçim bitince görevleri de bitmiş oluyor.

Bu gün demokrasi konusunda en gelişmiş ülke olan Almanya, cumhurbaşkanı seçimini, ne tamamen milletvekillerine -yani parlamentoya- ne de tamamen halka bırakıyor. Yukarıda belirttiğim yöntemi bulmuş.

Sonuçta; seçilen Alman Cumhurbaşkanı partili olabilir, seçildiği gün parti üyeliği donduruluyor. Cumhurbaşkanlığı maaşı dışında hiç geliri olmuyor, ticari faaliyet asla yapamıyor, ticari firmalarda asla görev alamıyor ve sadece iki dönem görev alabiliyor.

Yeniden güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş için ortak çalışma yapan muhalefet partileri, Cumhurbaşkanının seçimi konusunda ne düşünüyorlar, bunu henüz tam olarak öğrenemedik, parlamento mu? Halk mı? Yoksa Almanya benzeri bir yöntem mi belirleyecekler? Bekleyip göreceğiz.

Tekrar Türkiye’deki duruma bakarsak;

Kırk yaşını doldurmuş, yüksekokul mezunu ve milletvekili seçilebilme yeterliliğine sahip her Türk vatandaşı, bir parti tarafından veya 20 milletvekili tarafından aday gösterilmişse veya 100.000 seçmen imza ile aday gösterirse, aday olabilir.

Bu şartlara uyan aday olabilir, seçmenlerin %50+1 halk oyunu alan seçilir, ilk turda %50+1 oyu alan olmamışsa 2. tur seçimde en çok oyu alan Cumhurbaşkanı seçilir.

Bu şartlar ve %50+1 oy alan seçilebilir kısmı, bir tek oyun bile çok büyük önemi olduğu gerçeği ile birçok kişisel parti kuruldu.

Bu partilerin %1 oy dahi alamayacağı bilindiği halde, cumhurbaşkanlığı seçiminde tek bir oyun önemi nedeniyle, bu hesabın içinde olma istekleri yatmaktadır. Yani cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tek bir oyları çok değerli, ancak aynı anda milletvekili seçimlerinde aldıkları %9,99 oyun bile, %7 baraj sistemi nedeniyle hiçbir anlamı yoktur.

Bu kişisel partilerin, güçlü adayların yarışında kendilerine bir paye koparmak adına, kişisel parti kurmaları çok düşündürücü bir durumdur. Keşke dertleri gerçekten parti kurmak ve geliştirmek olsaydı, demokrasi açısından büyük bir kazanç olurdu.

Politikacı/siyasetçi yazılarını 6 bölüm halinde yayınladık.

Bu yazılardaki temel amacımız;

Sokaktaki en sade vatandaştan tutun da, tüm partilerin üyelerinden başlayarak genel başkanlarına ve cumhurbaşkanına kadar tüm bireylerin politika/siyasetin içinde olduğunu hatırlayarak,

Politika/siyasetin yapılış uygulanış biçimi konusundaki eksiklikleri görmek, politika/siyasetin, “yüce görev” olduğunu hatırlatarak,

Politikacı/siyasetçinin sırtına yüklenen birçok olumsuz yaklaşımları ortadan kaldırmak, itibarlarını, onlara olan güveni artırmak için de, devlet-kamu yönetiminde önemli görevler alan kişilerin yüksek liyakat ve ahlaki değerlere sahip kişiler arasından, çoklu seçiciler tarafından seçilmenin, politikacının/siyasetçinin hem kendine hem de, ülke hayrına olduğunu, ısrarla önermek,

Ortak yaşam içinde hepimizin görevi olduğu bilincini yaratmaktı.

Unutmayalım ki, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu, tarihi bir lider ve politikacı/siyasetçi olan Mustafa Kemal Atatürk, bulunduğu her göreve yüksek katılımlı seçimlerle seçilerek gelmiştir. Politika/siyaseti “YÜCE GÖREV” olarak yapmıştır.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@