07.02.2022, 11:39

Hekimler iş bırakmaya gidiyor!

Birkaç gün önce Covid-19 sürecinde venöz tromboemboli (bacak derin toplardamarları ve akciğer atardamarının pıhtıyla tıkanıklıkları) konusunu anlatmak için yerel televizyon kanallarımızdan birinde sağlık programındaydım. Bu vesileyle Covid'le ilgili son güncel literatür bilgilerini ve gelişmeleri inceleme fırsatı buldum. Bu köşemden bir hekim ve vatandaş olarak ülkemizdeki Covid-19 süreci ve sağlık alanıyla ilgili son gelişmeler bağlamında bazı saptamalar yapmak istiyorum.

AŞILAMADA GERİDEYİZ, KISITLAMAYA GİTMİYORUZ

Öncelikle “şu köşe yaz köşesi, bu köşe kış köşesi, ortada boş su şisesi" tekerlemesini andırır bir şekilde; geçen yaz başında ortaya çıkan delta varyantı ve bu kış başında ortaya çıkan omikron varyantı ile sağlık çalışanları cansiparane ara vermeden savaşırken, sağlığı güya yönetenlerin “boş atıp dolu tutmaya” çalıştıklarını görüyoruz. Şubat ayıyla birlikte ülkemizde omikron varyantına bağlı günlük vaka sayılarının 100 bini geçtiğini, hemen her gün bir yolcu uçağı dolusu insanın öldüğünü görüyoruz ama; bizi yönetenler sayesinde hiç bir şey olmamış gibi, rehavet içinde yaşantımıza bir kısıtlama olmadan devam ediyoruz. Her gün açıklanan vaka ve vefat sayılarından sonra twitter üzerinden masal dinleyip ninni eşliğinde uyutulmaya çalışılıyoruz. Son günlerde bazı Kuzey Avrupa ülkelerinden de kısıtlamaların tamamen kaldırılmasına ve kaldırıldığına ilişkin haberler geliyor ama burada aşılama konusunda onlardan yüzde 25-30 oranında geride olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.

PANDEMİDE 1 YILLIK VERİLER 

Bu arada rakamlar üzerinden pandeminin son 1 yılını değerlendirmek istiyorum. Son 1 yılda aralık 2020, Nisan-Mayıs 2021, Ağustos-Eylül 2021 tarihlerinde vaka sayıları ve ölüm sayılarında pikler yaşanmış olup şu anda da 4. pike doğru gidiliyor. Ülkemizde ve dünya genelinde en yüksek ölümlerin olduğu günlerden geriye doğru 20-21 gün gidildiğinde en yüksek vaka sayılarına rastlıyoruz, açıkçası vaka sayılarının zirve yaptığı günlerden 3 hafta sonra en yüksek sayıda ölümler meydana gelmeye başlıyor. Örneğin ülkemizde 8 aralık 2020 de 33 bin 198 vakaya karşılık 28 Aralık 2020'de 257 ölüm görüyoruz; yani o zaman ki ölüm oranını 257/33198 = Binde 7,7 olarak buluyoruz. Benzer şekilde 11 Nisan- 1 Mayıs 2021 ölüm oranını (binde 7,3), 17 Ağustos-6 Eylül 2021 ölüm oranını (binde 12,6) ve 13 Ocak-3 şubat 2022 ölüm oranını (binde 3) olarak bulmuş oluyoruz. Dünyada ise Ocak 2021 pikinde ölüm oranı (binde 21), Nisan 2021 pikinde ölüm oranı (binde 19,2), Ağustos 2021 pikinde ölüm oranı (binde 16,1) ve içinde bulunduğumuz süreç Ocak-Şubat 2022 ölüm oranı ise (binde 2,9) olarak bulunmuş oluyor.

TÜRKİYE'DEKİ ÖLÜM ORANLARI DÜNYAYA YAKLAŞTI

Benim yaptığım bu hesaplamalara göre dünyada tarihsel olarak ve bilime uygun olarak ölüm oranlarının giderek azaldığını ve gerçekten son omikron varyantıyla birlikte ölümlerin 7’de 1 oranına kadar düştüğünü görmüş oluyoruz. Normal şartlarda ülkemizde de aynı benzer oranları görmemiz gerekirken son düzlüğe kadar dünyaya göre neredeyse 2,5-3 kat daha az ölüm oranları bildirmişiz. Ben bu konuda iktidarın 2021 yazına kadar rakamlarla oynayarak bir başarı hikayesiyle erken seçime gitmek istediklerini ve ancak beceremeyeceklerini anlayınca, daha doğrusu kendileri erken seçimden korkmaya başlayınca rakamlarla oynamayı yavaş yavaş bıraktıklarını düşünüyorum. Bu şekilde yedide bire düşmüş ölüm oranlarının dünyayla paralel hale geldiğini gözlemliyorum.

REHAVET HAVASI ESTİRİLİYOR

Bu rakamlar ve oranlar üzerinden düşünmeye devam edersem de vaka sayılarımızın 110 bini bulduğu bu günlerden 3 hafta sonra ne yazık ki ölüm sayıları binde 3 oranına göre 330'ları geçecektir; vaka sayıları 150 binleri bulursa da aynı şekilde 450 vatandaşımızın vefatına şahit olmuş olacağız. Bu ölümleri durdurmanın tek yolu aşıdır, estirilen rehavet havası yüzünden ülkemizde aşıları tamamlananların oranı yüzde 62,2 de, takviye aşı yaptıranların sayısı da yüzde 38,6 da kalmış durumdadır. Buna karşın aşılamayı artıramamışken nerdeyse aşılamalarını tamamlamak üzere olan ülkelerle aşık atmaya çalışıyoruz. ABD’de omikron kaynaklı can kayıpları delta varyantı kaynaklı can kayıplarını geçmiş durumda olup, omikron vaka sayılarının aşılanma oranının yüksek olduğu eyaletlerde düşük olduğu; az aşılı eyaletlerde ise vaka sayılarının belirgin artış halinde olduğu görülmektedir. Bu arada aşı karşıtlarına Biontech aşısıyla ilgili yapılan araştırmalara örnek olarak Fransa’da 3 milyon 900 bin kişinin bu aşıyı olduktan 14 gün sonraki süreç içinde belli yaş gruplarında normal topluma göre kalp krizi, inme yani beyin felci, venöz tromboemboli geçirme riskleri arasında bir fark olmadığı; aynı şekilde ABD ve İsrail’de aynı aşıdan 21 ve 42 gün sonraki süreç içinde de bu kan pıhtılaşmasıyla ilgili hastalıklarda bir artış olmadığının saptandığını da belirtmiş olayım.

HEKİMLER NE İSTİYOR?

Dünyada bizi kıskanan bazı ülkeler Covid'den etkilenip akciğerleri tükenen vatandaşlarına akciğer nakli dahil her türlü olanağı ve bakımı sunarken bizim sağlık bakanımız hastalardan geçtik mahiyetindeki hekimlerin bile sorunlarını görmezden gelmeye devam edip verdiği sözleri tutamamış, meslektaşlarının adeta yüzüne bakamaz hale gelmiştir.

Hekimlerin büyük çoğunluğu tükenmişlik sendromu içinde olup geleceklerinden endişe duymakta ve çoğu genç hekim gözünü yurtdışına dikmiş ve ilk fırsatta ülkemizi terk etme psikolojisine girmiş durumdadır. Türk Tabipleri Birliği (TTB) önderliğinde hekimlerimiz önce 8 Şubat 2022 günü başlamak üzere günlük, isteklerine karşılık bulamazlarsa da süresiz iş bırakma sürecine girmiş bulunmaktadır. TTB önderliğinde hekimlerimiz;

- Emekliliğe yansımayan, ne zaman verileceği belli olmayan ek ödemeler yerine, insanca yaşanacak, emekliliğe yansıyacak, hakları olan ücretleri ve 7.200 ek gösterge istiyorlar.

- İnsanca çalışma koşulları ve güvenli çalışma ortamları istiyorlar.

- TTB'nin yıllardır önerdiği “Sağlıkta Şiddet Yasası”nın bir an önce çıkarılmasını, sağlıkta şiddetin sona ermesini istiyorlar.

- Covid-19'un bütün sağlık çalışanları için illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyorlar.

- Pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı istiyorlar.

- Çalıştıkları her yerde, şeffaf, adil, katılımcı, liyakate, bilime, iyi hekimlik ilkelerine dayalı yönetim anlayışı istiyorlar.

- Emekli olup çalışmakta olan hekimlerden yapılan kesintinin kaldırılmasını istiyorlar.

- İş güvencemiz, gelir güvencemiz, mesleki bağımsızlığımız için kamusal sağlık sistemi istiyorlar.

- Halk sağlığını önceleyen bir sağlık sisteminde, emeklerinin sömürülmeden, gelecek kaygısı yaşamadan, bilimsel ve etik ilkeler içinde hekimlik yapmak istiyorlar.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (1)
HÜSEYİN KARASOY 2 yıl önce
Tüm sağlık çalışanları gözbebeğimizdir,HAK ettikleri her türlü sosyal ve ekonomik kazanımların artarak devam etmesi toplumumuz için çok değerli olacaktır.Sadece biraz düşünelim rahatsızız ve şifa bekliyoruz,gözümüz ve aklımız bizi tedavi edecek doktor bize bakacak bir hemşire her türlü tetkik ve verilerimiz için çalışan sağlık emekçilerini arar bu kadar basit. Kısacası Tüm sağlık emekçilerine verilen değer aslında kendimize verdiğimiz değerdir.
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@