09.05.2022, 15:37

Murat Kahyaoğlu, örgütlü toplum ve demokrasi!

Örgütlü toplum ve demokrasiye adanmış bir yaşam: Murat Kahyaoğlu...

Sağlı Sollu Haber'de yazmaya başladığımda, temel politik yazı ve yorumların yanında, zaman zaman politik röportajlara da yer vermeye karar vermiştim. Tabi, konu sosyal demokrasi ise, ilk röportaj Murat Kahyaoğlu ile olmalıydı.

Murat Kahyaoğlu

Çünkü; hayatının tamamı neredeyse politik çalışmalar içinde geçmiş ve büyük politik deneyimlere sahip olmuş, halen politik yaşamın içinde olan bir insan. CHP de bir dönem milletvekili, üç dönem il başkanlığı yapmış, defalarca kongrelerde divan başkanlığı yapmış, genel-yerel seçimlerde seçim komitelerinde yer almış.

Murat Kahyaoğlu’nu, 1985 yılında DSP’nin ilk kuruluş çalışmaları sırasında tanımıştım. O yıllardan beri kendisi ile diyaloğumuz hep devam etmiştir.

Murat Bey’e röportaj fikrimi söyledim, bu konuda ön görüşme için beni evine davet etti. Aklıma, evine 1985 yılında yaptığım ilk ziyaret geldi. O yıllar Akarbaşı mahallesinde oturuyordu. Şimdi Deliklitaş mahallesine oturuyor.

Beni hemen kütüphanesinin bulunduğu yere aldı.

Tıpkı 1985 yılındaki gibi yine geniş kütüphaneli bir çalışma odası...

Normalde ben ziyareti pandemi koşulları nedeniyle yarım saat planlamıştım, ancak farkında olmadan ziyaret bir buçuk saat oldu. Tabi bu ilk ziyaret olmayacaktı, röportajın ana hatları üzerine konuştuktan sonra, bana, 2011 yılında yayınlanan “Öğretmen Örgütlenmesinde Eskişehir Örneği” (Siyasetin Güzel ve Çirkin Yüzü) “Anılar, İzlenimler, Öneriler” isimli kitabını imzalayarak hediye etti.

Kitabı okuduğumda daha başka sorular da bulabileceğimi tavsiye etti.

Kitabı hemen okudum, haklı idi, epey yeni soru çıktı.

Genel Başkanlığını Fakir Baykurt’un yaptığı, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Eskişehir Şube Başkanı iken, yaptığı politik çalışmalar neticesinde, Aralık 1969 yılında, Türkiye genelinde yapılan 109 bin öğretmenin katıldığı öğretmenler boykotu, Ocak 1971 Eskişehir Öğretmen yürüyüşü, 12 Mart 1971 muhtırası ve daha sonra gelen öğretmen kıyımları ve sürgünleri, birçok konuyu gündeme getirdi.

Nisan ayındaki ikinci ziyaretim yine yaklaşık iki saat sürdü, mevcut hali ile 35 sayfalık söyleşi ortaya çıktığı için, bazı sorularımı da ileride cevaplayacağını söyledi.

Yaptığımız söyleşi bölümler halinde yayınlanacak, kaç bölüm olacak şimdiden bilmek şu an zor, ancak her bölüm başlı başına, politika ile ilgili özel yazı konuları olacak şekilde olacak, umarım faydalı oluruz.

Bu gün, Murat Kahyaoğlu 88 yaşında olmasına rağmen, halen politik etkinlikler içinde yaşamını planlı ve dinç bir şekilde sürdürmektedir.

Aynı şekilde, CHP’nin en aktif üyelerinden biri olarak, çoğu etkinlikler içinde, onu, aktif ve disiplin içinde görebiliyoruz, hatta talep halinde de her türlü katkı yapmaya hazır durumda olduğunu da görüyoruz.

Kısaca Murat Kahyaoğlu’nu tanımak gerekirse;

1934 yılında Trabzon'da doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü'nü bitirdi. Çeşitli ilkokul ve öğretmen okullarında öğretmenlik ve Milli Eğitim Bakanlığında Bakan müşavirliği yaptı. TÖDMF (Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu) ve TÖS'de (Türkiye Öğretmenler Sendikası) yöneticiliklerde bulundu. 1966-1971 yıllara arasında Eskişehir TÖS şube başkanıydı. 1973-1977'de 15.dönem Eskişehir Milletvekili oldu.

CHP ve SHP'de il başkanlıkları görevlerini yürüttü.

Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği kurucusu ve birkaç dönem başkanı oldu.

Çeşitli Sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik, danışmanlık yaptı.

Eskişehir Yerel Habitat Koordinatörlüğü ve sözcülüğü görevlerini üstlendi.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kent Belleği Müzesinde, kültür ve sanat bölümünde TÖS dönemini anlatan bir söyleşisi bulunuyor.

Tüm çalışmalarında ve sürgünlerinde en büyük gücü ve desteği Süleyman Çakır Kız Öğretmen Okulu'nda birlikte çalıştığı eşi Firdevs Kahyaoğlu’ndan aldı.

Bir kızı, bir de torunu bulunuyor.

*****

Kahyaoğlu'nun özgeçmişini özetledikten sonra artık söyleşimize geçmenin zamanı geldi.

İşte Kahyaoğlu ile söyleşimin ilk bölümü:

“Merkez yoklaması yapmak Eskişehir’e saygısızlıktır”

B. YUMRUKAYA: 12 Mart 1971’de kapatılan TÖS’lü arkadaşlarınızın önerisi ve desteğiyle CHP’de siyasete girmeye karar veriyorsunuz ve 1973 yılındaki genel seçimlere giderken, CHP milletvekili aday adayı oluyor, partide yapılan önseçim ile 2. sıradan aday oluyorsunuz, o seçim üyeli ön seçim miydi? 

M. KAHYAOĞLU: 1973 genel milletvekili seçimlerinde, Mv. Adayları ADAY YOKLAMASI” yöntemi ile belirlendi. Yani belli kurallara göre seçilmiş delegelerin katılımı ile yargı denetiminde yapıldı. Bilindiği gibi Mv. Adayları PARTİ TÜZÜĞÜ’ne göre üç yöntemle belirleniyor. Ön seçim: Seçim çevresinde partiye yazılı tüm üyelerin katılımı ile yapılıyor. Aday yoklaması: Delegelerle yapılıyor. Merkez yoklaması:  Genel başkan ya da genel merkez belirliyor. 1973 seçimlerinde aday yoklaması yanında TERCİH sistemi de uygulanmıştır. Ancak yeterli tercihi hiçbir aday alamadığı için, aday yoklamasındaki sıralama değişmemiştir. Sonuçta, 1973 Mv seçimlerinde; Birinci sırada, Ayşe Aliye Köksal İkinci sırada, Murat Kahyaoğlu Üçüncü sırada, Niyazi Önal seçilmişlerdir. 1973 seçimlerini, diğer seçimlerden farklı kılan bazı ayrıcalıkları olduğu söylenebilir: A.1973 seçimlerinde CHP ilk kez üç milletvekili çıkarmıştır. B. İlk kez Eskişehir’den bir KADIN Mv. TBMM’ne girmiştir. C.1973 seçimlerinde Eskişehir de CHP’nin oylarında büyük artış olduğunu da söylemeliyim. Bence bunun nedeni de Türkiye konjonktürü yanında bütün öğretmenlerin alana çıkması ve seçmenlere ulaşmak için büyük etkinlik göstermesidir. Nitekim 1977 seçimlerinde CHP Eskişehir’de yine eski konumuna düşmüş iki milletvekili çıkarmıştır. Gündüz Ökçün ve İsmail Özen.

B. YUMRUKAYA: Önseçim ile seçilmiş bir milletvekili ile genel başkan tarafından sıraya konulup seçilen milletvekili arasında, hem parti nezdinde hem de millet meclisi nezdinde ne fark var? 

M. KAHYAOĞLU:  Ön seçim ve aday yoklamasıyla saptanan milletvekillerinin, merkez yoklamasıyla seçilen milletvekilleri arasındaki fark elbette hem milletvekilleri, hem de parti açısından çok önemlidir. Bir kere merkez yoklaması, partinin temel felsefesine ve ilkelerine aykırıdır. Merkez yoklaması, parti içi demokrasiye, parti üyesinin haklarına, özgürlüklerine ipotek koymak demektir. Hele Eskişehir gibi Türkiye’nin en aydın, en demokrat bir kentinde milletvekillerinin saptanmasında merkez yoklaması yapmak Eskişehir’e saygısızlıktır. Belki aşiretlerin ve cemaatlerin yoğun olduğu illerde merkez yoklaması yapılabilir. Merkezden atanan Mv.’nin aslında milletin vekili olduğu da kuşkuludur. Çünkü onların atanmasında milletin iradesi devreye girmemiştir. Çünkü millet, seçmen oy verirken milletvekillerini değil partiyi seçmiştir.

Sürecek…

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@