25.06.2021, 17:50

Saadet-AK Parti ittifakı arayışı...

Saadet-AK Parti ittifakı arayışı Saadet’in tasfiyesi girişimidir -1

YAZI DİZİSİ

Gazeteci İslam Özkan’ın 23 Haziran’da Gazete Duvar sitesinde kıymetli bir değerlendirmesi yayınlandı. (1) Özkan yazısında Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saadet Partisi’ni de Cumhur İttifakı’na dahil etme girişimini ve bu girişime destek mahiyetinde Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün AK Parti ile seçim ittifakına yeşil ışık yakan 53 tivitlik Twitter paylaşımını ele alıyor ve eleştirel bir değerlendirme yapıyordu.

Özkan’ın yazısında bana göre dikkati çeken üç husus var: Birincisi, Erdoğan’ın Saadet’i Cumhur İttifakı’na dahil etme girişiminin arkasında yatan faktörün kesinlikle onun Milli Görüş kökenli ve İslamcı olmasıyla alakalı bir durum olmadığı. Özkan’a göre, Erdoğan’ın ve partisinin 19 yıllık siyasi icraatı, bugünkü geldiği yer açısından “büyük ölçüde Erdoğan’ın kendi kişisel hikâyesi”. Erdoğan’ın siyasî hamlelerinin arkasında bir ideolojik çıkış aramanın beyhudeliği üzerinde duran Özkan, Erdoğan’ın mevcut konjonktürde iktidarda kalmak neyi gerektiriyorsa o fikriyatı savunma konusunda en küçük bir tereddüt bile göstermeyen bir lider olduğunu ve son 20 yıllık Türk siyasi hayatının da bunu tescil ettiğini belirtmekte. Merhum Akif Emre’nin kavramsallaştırmasıyla mevzuya bakacak olursak, Erdoğan/AK Parti siyasetinin ayırt edici vasfını “muhafazakâr makyavelizm” olarak nitelendirmek mümkündür. (2) Muhafazakâr makyavelizm değer odaklı değildir. Aksine değerler iktidarı korumak ve gücü perçinlemek için gerekli olan pragmatik ilişkiler ağı kurmada sadece bir vasıtadır. Muhafazakâr makyavelizm sadece iktidarı sürdürmek için değerleri araçsallaştırmakla kalmayan, aynı zamanda araçsallaştırmanın doğal sonucu olarak değerleri çürüten bir olgudur. Muhafazakâr Makyavelizm’de dindarlık ortak paydasında buluşma talebi de bir adalet çağrısı ve talebi olmaktan ziyade muktedirin iktidarını takviye aracına dönüşür. (3)

Özkan’ın yazısında benim dikkatimi çeken ikinci husus Asiltürk’ün paylaşımındaki yanlışlıklar ve tutarsızlıklar. Özellikle, partisinin önde gelen bir ismi olmasına rağmen Asiltürk’ün muhalefette olan Saadet Partisi’ni muhalefet ve eleştiri görevini yerine getirdiği için suçlaması üzerinde durmasının yerinde bir vurgu olduğunu belirtmek gerekiyor. Anlaşılan Asiltürk gerçekleri dile getiren bir muhalefet partisi olmak yerine otoriter rejimlerde karşımıza çıkan yedek lastik muhalefet partisi konumunda olmayı partisine layık görüyor! Ben de, Özkan’ın ifadesiyle, “dünyada kendi partisini muhalefet etti diye suçlayan bir başka parti yöneticisi var mıdır acaba?”diye sormadan edemiyorum. Asiltürk’ün bu tavrı, merhum Necmettin Erbakan’ın çizgisine de uzaktan yakından uymuyor.

Ayrıca Asiltürk bir muhalefet muhalefet partisinden beklenenin denetleme, gözetleme, sorgulama ve hesap sorma olduğu gerçeğini de tamamen gözardı ediyor. Asiltürk’ün "böyle olunca, ahlaki ve manevi değerleri savunduğu için, Saadet Partisi'ni destekleyenlerin desteği azaldı. Bu destek azaldığından dolayı, bir önceki seçimde milletvekili çıkaramadık" sözleri de verilerle desteklenebilecek hiç bir gerçekliğe sahip değil. Partisini “Ahlakî ve manevi değerleri savunmak” yerine iktidarı eleştirmeye odaklanmakla eleştiren Asiltürk, anlaşılan muhafazakâr makyavelizmin iktidar iktidarda kalmak uğruna her türlü erdemi çiğneyen, hiç bir ahlâk kuralıyla bağdaşmayan ve kul hakkı yememeyi kale almayan icraatlarını eleştirmeyi ahlâkî ve manevî değerleri savunmak olarak göremiyor!

Özkan’ın üzerinde durduğu bir üçüncü husus da, Asiltürk’ün bu paylaşımında iktidar ileri gelenlerince partisine ve partisinin lideri Temel Karamollaoğlu’na yönelik Erdoğan da dahil olmak üzere, iktidar ileri gelenlerince, medyası tarafından ve troller üzerinden yapılmış olan olmadık hakaretleri adeta görmekten gelmesi ve üzerine sünger çekmesi. Ayrıca Asiltürk’ün, AK Parti’yle ittifak adına, bu hakaretleri görmemezlikten gelmenin ve üzerine sünger çekmenin beraberinde getirdiği ahlâkî çıkmazı da hesaba katmak gibi bir derdi de yok!

Hülasa, her ne kadar Temel Karamollaoğlu liderliğindeki Saadet Partisi’ne karşı çıkışını “ahlâkî ve manevî değerler” eksenine oturtmaya çalışsa da, Asiltürk’ün çıkışı muazzam bir muhafazakâr makyavelizm pratiği olarak karşımıza çıkmakta. Asiltürk’ün AK Parti’yle ittifak kurma amacıyla yapmış olduğu bir çıkış aslında kendi partisinin yönetimine karşı, iktidarın da desteğini alarak bir darbe girişiminde bulunma niteliği taşıyor. Çünkü bu çıkış Temel Karamollaoğlu’nu ve onun ekibini partinin yönetiminden uzaklaştırmayı amaçlıyor. Bu amaca ulaşmak için de parti yönetimini “ahlâkî ve manevî değerlerden sapmakla” suçluyor! Oysa Asiltürk’ün bu hamlesi, kendisinin Saadet Partisi- Ak Parti ittifakı arayışının aslında Saadet Partisi’nin tasfiye edilmesi girişimi olduğu gerçeğinin üzerini örtmeye yetmiyor. Ayrıca su alarak sürekli dibe çökmeye devam eden Ak Parti gemisine Saadet Partisi’ni taşımaya çalışmanın bir intihardan farksız olduğunu da görmemezlikten geliyor.

Neden böyle olduğunu yazımın ikinci kısmında izah etmeye çalışacağım...

-----     -----     -----     -----

(1) İslam Özkan, “Saadet-AKP evliliği mümkün mü?”, https://www.gazeteduvar.com.tr/saadet-akp-evliligi-mumkun-mu-makale-1526268

(2) Akif Emre, “Muhafazakar Makyevelizm”, http://www.akifemre.com/muhafazakar-makyevelizm/

(3) Levent Baştürk, “Muhafazakâr makyavelizm’in Nazım Hikmet istismarı”, https://www.saglisolluhaber.com/muhafazakr-makyavelizmin-nazim-makale,27.html

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@