30.06.2021, 16:51

Saadet Tabanı'nın AK Parti'yle ittifaka bakışı

Saadet-AK Parti ittifakı arayışı Saadet’in tasfiyesi girişimidir-2

YAZI DİZİSİ - 2. BÖLÜM

Yazı dizisinin ilk bölümünü okumak için aşağıdaki linke tıklayınız:

https://www.saglisolluhaber.com/saadet-ak-parti-ittifaki-arayisi-makale,38.html

-----     -----     -----     -----

Saadet Partisi'nin oyları, Mustafa Kamalak liderliğinde girmiş oldukları 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde oldukça düşmüştü. Ancak Temel Karamollaoğlu'nun genel başkanlığı döneminde umulanın altında kalmış olmakla beraber Saadet oylarında bir artış oldu (2018 Genel Seçimleri, yüzde 1,34; 2019 Yerel Seçimler, 2,71). Lakin üzerinde durulması gereken husus, Saadet’in Karamollaoğlu döneminde oy oranının üzerinde bir etki alanı kazanmış olduğudur. Bunun sonucu olarak da Saadet oy oranıyla kıyaslanamayacak şekilde bir görünürlük kazandı ve kendinden sık sık söz ettiren bir bir parti oldu.

Her şeyden önemlisi de, Saadet’in Erdoğan’ın izlediği kutuplaşma siyasetine çomak sokan bir parti olmasıdır. Eğer son genel ve yerel seçimlerde Saadet Partisi, Cumhur İttifakı içinde yer almış olsaydı, Erdoğan’ın “yerli ve millî” cilalı kutuplaştırma siyaseti din merkezli bir kutuplaştırmayı da içerecek ve halk nazarında "inananlar-inanmayanlar" biçiminde ayrışmayı da içerecekti. Saadet Partisi’nin Millet İttifakı ittifakına katılması ve ittifak ortaklarıyla geliştirdiği ilişki, CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu döneminde görülen ve benim de olumlu bulduğum muhafazakârlara açılma siyasetinin CHP tabanının mühim bir kısmında olumlu karşılık bulmasında da katkısı oldu.

Son bir kaç yılın gelişmeleri ışığında düşünerek şunu söyleyebiliriz: Saadet Partisi’nin Erdoğan’dan gelen ittifak arayışına ne karşılık vereceğini belirleyecek başlıca iki unsur var: Bunlardan birisi Saadet seçmenlerinin ve tabanının tepkisinin ne olacağı. İkincisi ise, parti teşkikatı tarafından yapılacak mülahazalar.

Millî Görüş geleneğinden gelmeyen fakat Saadet Partisi’nden son yerel seçimlerde aday olmuş birisi olarak ben parti tabanıyla seçmenini birbirinden ayırmak gerektiği kanaatindeyim. Seçmen derken daha çok 1 Kasım Genel Seçimlerinden sonra Saadet Partisi’ne oy vermiş zümreyi kastediyorum. Kanaatimce bunların oranı 1 Kasım Genel Seçimlerinde Saadet Partisi’ne oy verenlerden fazla. Ayrıca bu seçmen AK Parti karşıtı olan ve bu partiye hiç bir şekilde oy vermeyecek olan bir seçmen. Dolayısıyla AK Parti’yle ittifak halinde Saadet bu seçmeninin tamamını kaybedecektir.

Tabanda da AK Parti’ye karşı çok yoğun bir tepki var ve onunla ittifaka girmek isteyenlerin oranı oldukça az. Saadet’te hâlâ kalmaya devam eden Millî Görüş mensupları zaten ciddi bir AK Parti karşıtlığına sahip olan insanlar. Bu kesimin oyları da AK Parti için muhtemel bir ittifak halinde çantada keklik değil. Bu insanların çok mühim bir kısmı Asiltürk’ün kendi kendine atfetmiş olduğu “Millî Görüş Lideri” sıfatını da tasvip etmiyorlar.

Ancak şurası da unutulmamalı: Bu taban aynı zamanda parti disiplinine inanan ve liderlerine bağlı, onların hareket için doğru olanı benimseyeceğini düşünen bir çevre. En azından genel eğilim bu yönde. Bu durum akla bu kesimin “Saadet Genel Merkezi’nin aldığı bir ittifak kararını, AK Parti antipatilerine rağmen destekleyip desteklemeyecekleri” sorusunu akla getiriyor. Benim gördüğüm ve kanaatim odur ki, tabanın büyük çoğunluğu liderlerinin ittifak kararı alması durumunda AK Parti'ye/Cumhur İttifakı’na oy vermeyeceklerdir. Bu durum aynı zamanda parti tabanı açısından bir meşruiyet sorunu da başlatır.

Ayrıca parti tabanının ve seçmeninin rızası olmamasına rağmen Saadet'in Cumhur İttifakı’na girmesi de partinin çözülmesine ve AK Parti içinde erimesine yol açar. Zaten parti tabanından muhatap olduğum insanlarda ittifak arayışına karşı gördüğüm tepkinin en başta gelen sebeplerinden birisi bu. Bir başka deyişle parti tabanının büyük bir kısmı ittifak girişimini Saadet Partisi’ni silmek için bir proje olarak görüyorlar ve bu eğer vuku bulursa bu ittifakın Saadet’in kapısına kilit vurmakla sonuçlanacağını söylüyorlar.

***

Bu arada dikkatlerden kaçmayan bir hususa da değinmek gerekir: Son zamanlarda yer yer AK Parti’nin kendisini Millî Görüş Hareketi’nin bir varisiymiş gibi konumlandırmaya başladığı da dikkatlerden kaçmıyor. Saadet'in AK Parti'yle ittifaka girmesi durumunda bu varislik iddiasını bizzat onaylamış ve dolayısıyla kendi tabanına kendisi vasıtasıyla AK Parti'nin varislik pozisyonunu meşrulaştırmış olacaktır. Tabanda bunun farkında olan ve buna tepki gösteren bir kesim var.

İlaveten, tabii ki, Saadet tabanında AK Parti'nin 19 yıllık iktidarının günahlarının vebaline ortak olmama kaygısı da ağır basıyor. Her gün her bir taraftan gelen yağma, talan, yolsuzluk, kayırmacılık, israf, hukuksuzluk ve bilumum iktidar suistimalleri haberleri Saadet tabanında büyük bir tiksintiyle karşılanıyor.

Buna karşılık bir azınlık olarak CHP ile ittifak görünümünü tasvip etmeyen ve ilkeler bazında AK Parti'nin Saadet'in şartlarını kabul etmiş olması halinde onunla seçim ittifakını mümkün görenler de var. Ancak bunlara bu şartlar neler olmalı diye sorduğunuzda, pek rasyonel tekliflerle karşılaşmıyoruz çünkü istedikleri büyük ölçüde AK Parti'nin teslimiyeti! Bu da elbette olmayacak duaya amin demek. Lakin bu olmayacak duaya amin diyenleri avutacak bazı gerekçelerin şu an bile var olduklarını görmek münkün. Yani çıtayı çok yüksek tutmalarına rağmen "bakın bizim dediğimiz noktaya geldiler" demelerine vesile olacak bazı hususlar var.

Bunun da en başta gelen sebebi, Saadet tabanında belli bir kesimin maaleef Türkiye gündemine hâlâ Temel Karamollaoğlu’nun koyduğu perspektiften bakamıyor olmaları. Hatta bu kesimin onu anladıkları bile tartışılır. Onlara göre Karamollaoğlu parti lideri olarak vazifesini yapıyor, ne dediğinin de pek önemi yok; çünkü onların fikirlerini “Millî Görüş düşüncesi” belirliyor. Nitekim Saadet tabanındaki bu kesimin yakın dönemde kendilerini 3 konuya hapsettiklerini görüyoruz: Ayasofya, savunma sanayi ve İstanbul Sözleşmesi.

Bu üç konuda AK Parti, Saadet tabanı çizgisine geldiğinde, tabandaki belli bir kesimin neredeyse temel eleştiri sebepleri ortadan kalkıyor. Ayasofya açıldı. İlaveten Taksim’e yapılan cami de bir bonus oldu. Tank palet fabrikası hususunda eleştirilere rağmen, genel olarak savunma sanayi konusunda atılan adımlar, özellikle de Türkiye yapımı S/İHA’ların Suriye, Libya ve Azerbaycan'daki performansı Saadet tabanının bir kısmında takdir topluyor. Berat Albayrak'ı sevmeyen Millî Görüş tabanında bir kesim Selçuk Bayraktar'ı çok seviyor ve hatta onu/ailesini Erbakan'ın milli savunma sanayi konusundaki vasiyetini devam ettirenler olarak görüyorlar.

İstanbul Sözleşmesi konusunda AK Parti’nin geri adım atmasıyla da, tümünün olmasa da, bir kısım Saadetlinin temel eleştiri okları ellerinden alınmış oldu. Bu grupta yer alanların AK Parti'ye yönelik temel eleştirilerinden ikisi de zinanın suç olmaktan çıkarılması (aslında Millî Görüş çevrelerinin anladığı anlamda zina zaten Türkiye'de suç değildi!) ve domuz eti satışının serbest olması. Bir başka deyişle, bir kısım Millî Görüşçü’nün öyle sistemsel bir AK Parti eleştirisi yok. Dolayısıyla AK Parti'nin atmış olduğu ve atacağı bazı jest niteliğindeki adımlar Saadet tabanının belli bir kısmını Millî Görüş çizgisine dönülüyor kanaatine de götürebilir/götürmüş olabilir. AKP ile ittifaka kesinlikle karşı olduğunu çeşitli vesilelerle ifade etmiş olan eski Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın bile Erdoğan'ı hâlâ Millî Görüş çizgisinden tamamen çıkmamış biri olarak görmesi ve “tevbe mümkündür” demesi aslında, ittifak için çeşitli meşrulaştırıcı tezlerin ortaya konmasına müsait bir zeminin olduğunu da gösteriyor. Ve nitekim bu tezler veya argümanları benimseyecek ve kabul edecek bir damar da parti içinde mevcut.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (1)
Kemal Aydın 3 yıl önce
Çok doğru ve sağlıklı Analiz Benim 50 yıllık milli görüş tecrübem özellikle Erbakan hocamızın 203 yılı sonrası uğur DündarınArena programı Sonrasındaki Kanaatim odur Akp ile Sp ve milli görüşün Çizgisi çok net olarak çizilmiştir yani Akp asla mlli görüşe Asla Dönüş yapamz çünkü Chp nin ve Diğer parti ve ideolojilerin dönüşümümkündür ve sammidir fakat Akp nin asla yani Akp nin "tövbe"si kabul olmaz!
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@