04.07.2021, 11:49

Saadet Liderini kongrede devirebilirler mi?

Saadet-AK Parti ittifakı arayışı Saadet’in tasfiyesi girişimidir-3

YAZI DİZİSİ - 3. BÖLÜM

Yazı dizisinin ilk ve ikinci bölümünü okumak için aşağıdaki linklere tıklayınız:

1. BÖLÜM: 

https://www.saglisolluhaber.com/saadet-ak-parti-ittifaki-arayisi-makale,38.html

2. BÖLÜM: 

https://www.saglisolluhaber.com/saadet-tabani-nin-ak-parti-yle-ittifaka-bakisi-makale,40.html

-----     -----     -----     -----

Peki AK Parti'nin ittifak teklifine pazarlıkta anlaşılırsa evet denir mi? Benim aldığım duyumlara göre, böyle bir ihtimal mevcut yönetimi tasfiye etmeden mümkün görünmüyor. Bir defa Saadet'in kazanmış olduğu yeni seçmenler buna karşı. Tabanın büyük çoğunluğu ittifaka karşı. Temel Karamollaoğlu ve ona destek veren parti teşkilatları da buna karşı. Ayrıca son zamanlarda yenilenen il teşkilat yönetimlerinde de Temel Bey’i destekleyen unsurların işbaşına geldiği görülmekte. Dolayısıyla da teşkilat bazında da, 5-6 parti teşkilatı dışında, AK Parti ile ittifak fikri kabul görmemekte. Yaptığım iştişareler sonucunda, Genel İdare Kurulu'nda da AK Parti ile ittifak fikrinin yine çoğunluk tarafından kabul görmediğini söyleyebilirim. Geriye tek bir ihtimal kalıyor: Kongre’ye gitmek yoluyla Temel Karamollaoğlu karşısına bir rakip çıkararak mevcut yönetimi ve siyaset tarzını değiştirmek. Bunun da mümkün olup olmadığını ilerleyen günlerde göreceğiz. Benim görüşlerine başvurduğum teşkilat elemanları bunun da imkansız olduğu yönünde fikir beyan etmekteler. Ancak asıl ana motivasyonun Temel Bey’i “yeter artık” deme noktasına getirerek çekilmeye zorlamak olduğu kanaatindeyim. Yalnız Asiltürk’ün elinde, il parti teşkilatlarının bir kısmının fikrini değiştirmeye yönelik bir vasıta daha var. Lakin onu bu yazı bağlamında ele almayı doğru bulmuyorum.

Saadet Partisi’nin son genel ve yerel seçimlerde beklenenin altında kalsa da oy oranını artırmasının sebebi otoriter bir yönetime karşı hak ve hürriyetlerin savunucusu bir zeminde siyaset yapması oldu. Cumhur ittifakına katılmak Saadet’e muhtemelen daha fazla koltuk sağlayacaktır, ama Saadet'i çürümüş rejime payanda yapar. Daha da kötüsü, Saadet, AK Parti'nin Millî Görüş'ün varisi olduğu iddiasını bizzat onaylamış, meşrulaştırmış ve de kendisinin varlık sebebini kendi elleriyle kaldırmış olur.

Mecliste, AK Parti sayesinde şu an sahip olduğundan daha fazla koltuk sahibi olması, Saadet'i daha büyük parti haline de getirmez. Aksine son yerel ve genel seçimlerde kazandığı seçmeni de kaybeder ve onu, AK Parti’nin Milli Görüş varisliğini onayladıktan sonra hâlâ kendi tabanını tutabilirse, çok küçük bir cemaatin siyasî oluşumu olmaktan öte götürmez.

Kanaatimce ülkeyi özellikle son 5-6 yıldır her alanda keyfî ve hukuk dışı yönetmiş bir iktidarla seçim ittifakını, "ittifak koalisyon değildir" diyerek meşrulaştırmak da imkânsızdır. Nitekim Erdoğan’ın ittifak teklifi yanına “terörle mücadeleye desteği” eklemesi de açıkça keyfî yönetime destek talebidir. Terörle mücadele keyfi yönetimin üstünü kapatmak için bir mazeretten ibarettir. AK Parti, Saadet Partisi’ni bir ittifaka davet ederken ondan muhatabının belirlediği ilkeler çerçevesinde bir müzakereye oturmasını beklemek naifliktir. Koltuk sayısı pazarlığı yapar ve daha önceki seçimlerde yapılan pazarlıklarda verdiğinden daha fazla koltuk da verir. Lakin AK Parti'nin Saadet Partisi’ne, ilkesel denilebilecek bir taviz vermesi mümkün değildir. Bir defa güç dengesinin doğası buna müsait değil. Ancak İstanbul Sözleşmesi, Ayasofya, Taksim’e cami ve benzeri gibi bazı sembolik adımlarla Saadet tabanının gözünü boyamaya yönelik adımlarla ikna yolunu tercih edecektir.

Erdoğan, Asiltürk’ü kastederek “geçmişte birlikte çalıştığımız bir büyüğümüzü ziyaret” derken kendisine karşı ağza alınmayacak hakaretleri ettiği ve partinin genel başkanı olan Temel Karamollaoğlu'nu bypass ettiğini de kamufle etmiştir. Bu bir defa Saadet tabanının kabul etmemesi gereken aşağılayıcı bir tavırdır. İttifak açıklamasıyla terörle mücadeleye desteğin birlikte anılması da Saadet Partisi’ni bir çeşit köşeye sıkıştırma hamlesidir. Mesajı aslında açık ve net: Ya parlamentoda Saadet'in daha geniş bir temsille neticelenecek bir ittifakı kabul edersiniz ya da terör cephesinin yanında yer almış olursunuz. Kısaca; ya bizlerdensiniz ya da onlardan… Bir defa bu tavrı görmemezlikten gelmek bile kendi seçmeni ve tabanı açısından Saadet hakkında bir meşruluk tartışması açar.

***

Peki Saadet Partisi yönetimi neden ta baştan bu ittifak önerisini kesin bir dille ve derhal redderek Asiltürk’ün son hamlesini de ta baştan boşa çıkarma yolunu tercih etmedi? Bir defa iktidar partisiyle tüm iletişim kanallarını toptan kapalı tutacak bir tavır siyaseten doğru değil. Siyasetin anlamlarından birinin de müzakere ve çözüm arama olduğu gözönüne alındığında bu anlaşılır bir tutum. Ancak Erdoğan'ın 1970'lerin Milliyetçi Cephe girişimlerini andırır bir siyaset tarzıyla CHP ve HDP'yi yalnız bırakmayı amaçlayan ve sağın bütün unsurlarını biraraya getirmeyi amaçlayan siyaset tarzının Saadet Partisi teşkilatlarının büyük kısmında kabul görmediğini gözlemlemekteyiz.

Ama Ankara'da Saadet Partisi içinde AK Parti ile ittifakı isteyen belli bir grubun varlığı, bunların Temel Karamollaoğlu’nun izlediği siyasete de karşı olduğu inkar edilmiyor. Yalnız belirleyici olma ihtimallerinin şu an zor olduğu söylenmekte. İlaveten, Temel Bey’in izlediği siyasete tabanda karşı olan herkesin (daha gelenekçi diyebileceğimiz kesimlerin) de AKP ile ittifak yanlısı olmadığının da altını çiziyorlar. Bir başka deyişle, Temel Bey zamanında izlenen siyasetin karşıtı olan herkes de AKP ile ittifak yanlısı değil.

Kendilerine “münevver” sıfatını layık gören iktidarın organik aydınları hâlâ Saadet Partisi'yle AK Parti'yi aynı kulvarda olan partiler olarak göstererek Saadet üzerinde psikolojik baskı kurma saikiyle hareket ediyorlar. Oysa "İslamcılık yaptık da ne oldu?" diyerek gömleğini çıkaranların 19 yıl sonunda vardığı nokta Akkurtlaşma oldu. Karamollaoğlu liderliğindeki Saadet Partisi ise bugün kendisini AK Parti'nin duruş ve icraatlarının antitezi olarak konumlandırmış durumda.

Tarihi mesuliyet ve vebale gelince: Ortadaki siyasi ve ekonomik iflasa rağmen, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe rağmen, milletin yarısını diğer yarısına düşmanlaştırıcı söylemine rağmen, aleni ayrımcılık ve kayırmacılıkla gençlerin gelecek umudunu öldüren bir iktidarın varlığına rağmen, varsayılan bir iki ortak noktadan yola çıkarak, Saadet’i Cumhur İttifakı’na katılmaya iknaya çalışmak eleştirel bir duruşa sahip İslami eğilimli insanları zulme ve istikbara destek vermeye çağırmaktır. "AKP Ehli Sünnet omurgadır; AK Parti çökerse İslam çöker" mantığından yola çıkarak Saadet Partisi üzerine sorumluluk ve vebal yıkmaya çalışmak ancak asıl gerçeklerden ve değerlerden kopmuş olmakla mümkündür.

saglisolluhaber.com

Yorumlar (0)
10
açık

Gelişmelerden Haberdar Olun

@